8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1062
Okunma

kadınlar ve firavunlar
taşları seven kölelerine
kelimelerini hediye etmezler
(biri söylemiş...ben değil...)
aşk adında bir ihtimal fişleniyor gözlerinden
açık renkli bir mürekkep lekesinde
zorunlu bir yalnızlığı paylaşır gibi
ağulu sözcüklerin kaderidir oysa
iliştirilmiş ihanet dipçikleri
anlamaya çeyrek kala
sırtımı dönüyorum güneşe
küskün bulutlar dağılıyor
martı sesleri hangi makamda ağlar bilinmez ama
günlerden pazartesi
öleyazmanın arifesi
bir aşk’la sarmaş dolaş muhabbet
tellalı istirahat de
cigarayı ot kıvamında tellendiriyordu
seçemedim… hangisiydi gözlerin
sözlerindi biliyorum
koyuluğu zifiri bir felsefe tadında içtiğim
bir ince ahh çıkıyor dudaklarımdan
ağlamaya müsait ruhum
aldanmaya müsait kimliğimle çıkıyor yola
aşina bir serzeniş gizlenmiş düşlerime
bilirim kanser başlangıcıdır seni her öpüş
bütün tonlarında hasret
kucaklanmaya değer bir takvim yaprağı şimdi
koparmak ne mümkün
düş bildiğin gibi zamanıma
gölgesi yüreğimin üzerine çizilen kıvrımlar gibi düş
şimdi cinnetime tütsüler yakan
kokusunda örselenmiş leylak baharları kevserdir
kana kana içtim
ademden kalma bir dua gibi
kovdukça cehenneminden
tanrı şahittir ki yine seni seçtim…