4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
912
Okunma
duygunun gücü yıkar çelikten duvarları
ki kanla beslenir
betonlaşmış ideolojiler
çiçek öncesi tomurcuğun
yapraktan aldığı salgı
kudurmuş kokuşmuşsa
aşıla
vermeden meyve
medeniyet cehaletin kursağında kıl çık
kurutur cilalı bataklıkları
canı cehenneme sürükleyen ruh
almadan karınca boyu yol
her vicdan yanmalı Gazze gibi
içten içe
ve ince
eleyip sık dokumalı
çatlamaya ramak insanlığın fay hattı
şafağın yırtılmasıyla doğmadan maraz
merhamet serpmeli yağmur
ey havva önce adem ol
kızıp ırkına
düşürme yobazlığı damarın d ar kesesine
kapılmadan
humması bol bir aşka
ısır ateşi
üflemeden yangını
ıslık ol beyaz güvecinin kanatlarında
mide kaldıran sofra
tuz ak sofa
sivrisineklerin saz çaldığı yayla
fırla
bakmakla görmek arası seyretmelik alem
ucuzluk kabına düşmez kalite
hoşgörü ör sınır
ince ince dokun dur kaba etine iğne
çakılmadan çarmıha gövde
gün e aşırı düşen amip
ayırt edemez ayakla başı
dokun dur çuvaldızı
aynı atmosfer altında
dondurulan hastalıklı beyine
uyan
ısırma artık masumu
kan revan cihan
zulmün kesici dişlerinde insan
ne şafaklar yandı
kavurdu göğün bağrını kan
düşmedi mi
ana dilinde ağıt
Yaradan`dan ötürü
taştan kabrine döner yaratılan
çekil inine artık ey kar anlık
kendi mahzeninde büyüt yanılgılarını
değmez çözüme ezberi bozuk önyargın
korkar oldu kör aydınlıktan
yazık
Sude Nur Haylazca
2009-01-04
17:30