Desen ki anlat beni
Çiz kaleminle yüzümdeki Hüznü
Önce Maviye daldırırdım fırçamı
Sonra beyaza belki
Sonra yeşili alırdım ellerime
Kahverengi benekler düşürürdüm gözlerine
Bir orman olurdu çağıl çağıl
Güz yangınlarını salardım peşine
Ellerine tutuştururdum hazan yapraklarını
Yakardım kına yerine

Sonra beyaz yelkenleri olan bir gemi yapardım
Yüreğinin en sakin köşesine huzurlu bir liman gibi
Fırtınaları göğüslerdim
Kasırgaları alıp saklardım koynuma
Düşlerine yağardım alaz alaz
Belki de bir kâbusun tam ortasında
Güneşi getirirdim geceden çalarak
Karanlıklarını aydınlatsın, ısınasın diye

Gecenin ortasında çırılçıplak yıkanırdın mehtabın ahengiyle
Tüm acılarından soyunmuş
Tüm ayrılıkların canına okumuş olurdun
Sonra toplardım fırçalarımı
Alırdım tuvali elime, yürür giderdim
Giderdim kimbilir belki de o bilinmeyen ülkeye
Bir ben, bir hayallerim, bir de resminle

Sonra düşerdim uçurum gözlerinin yamaçlarından
Sevda sarhoşu
Kan çiçekleri açardı vadilerde
Adı ben, adı Eylül, adı aşk olan
Düşlerini çalardım Şehrazat’ın binbir geceden
Binbir çiçek saçardım saçlarının arasına
Binbir sevda masalı yazardım
Ne sen duyardın
Ne dinleyeni olurdu yarım kalan bestelerimin
Yarım kalan aşklar gibi, hazin, acı, kırılgandı güftesi

Bir çağlayanın serin sularına girerken
Yedeğime aldığım gözyaşlarımı bırakırdım ırmağa
Karışıp gider kimbilir belki bir gün okyanusa
Mavileri çalardım benden
Mavileri satardım mavi yoksullarına

Umudun rengi beyazdır halbuki
Karanlığın ortasında
Hayatımızı örten şu çirkinliklere inat
Mavi ve beyazın aşkıdır güzel olan belki
Masum bir papatyanın gözleri gibi
Sarısından içerdim kana kana
Kır çiçeklerinin kokusunu indirirdim
Yanık teninin tam ortasına
Rüzgâr olur dağıtırdım saçlarını yaramaz bir çocuk gibi

Hangi şiir anlatabilmiş
Hangi şair yazabilmiş
Hangi kimyager çözebilmiş aşkın kimyasını
Yaşıyorsanbüyük yaşarsın
Dalarsın ateşin içine balıklama
Yandım dedikçe yanmak istersin

Dudakların çatlamıştır ateşinden
Dizlerinde derman kalmaz
Ellerin titrer, yüreğin üşür
Kar yangınları düşmüştür bir kez
Topla toplayamazsın, çıkar çıkaramazsın,
Dört işlem kâr etmez, bölünürsün atomlarına...

Eylül GÖKDEMİR