15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2275
Okunma

...Yine yağıyordu yağmur
Yüreğimin sarp yamaçlarına
Ve ben ıslanıyordum sırılsıklam
Sen kahkahalarla gülüyordun
Mutlu ve umutlu
Oysa griydi gökyüzünün rengi ufkumda
Düğüm düğümdü boğazım sensizlikte
Ben ağladım...
Saçlarında dansediyordu rüzgâr
Dilinde bitmeyen bir nakarat
Dünya dönüyor, sen ne dersen de...
Seyrettim güzelliğinin aksini bakışlarımda
Başım düşerken önüme
Ben ağladım...
Kasım çiçekleri takmıştın yine o insafsız başına
Teninden yükselen alaz bir sıcaklık
Ellerin narin ve ince
Korkuyordum
Kırılacak parmakların diye
Dokunamadım işte
Ben ağladım...
Kaşlarında dönülmesi imkânsız keskin bir viraj
Hangi hızla gitsem inerdim kirpiklerinden gözlerine
Ve neresine park edebilirdim gönül bahçenin
Bilmiyordum
Çaresizce kalakaldım
Yine sensizdim anladım
Ben ağladım...
Tuna olup çoştum çılgınca
Volga olup taştım aşkınla
Viyana gibiydi yüreğin, surlarını aşamadım
Bilsen kaç kez şehit düştüm kapın önünde
Kaç yaralı topladım da meydanlarından
Bu geri çekiliş, inan bana yakışmadı
Perişandı ömrüm, anladım
Ben ağladım...
Şimdi Sakarya’dayım ey yâr
Taarruz vakti benimdir artık
Canımı dişime takmışım sathı müdafaada
’Ya sen ya ölüm’ diyorum
Anlamıyorsun
Diz çökmeye razıyım önünde
Bak, yine, yine, yeniden
Ben ağladım...
Eylül GÖKDEMİR/20.11.2008