3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
58
Okunma

~Kapıyı öyle bir kapattın ki,
İçeride kalan nefes bile sana yetim kaldı.
Şimdi bu evde senden kalan tek şey;
Varlığının yokluğuna sığındığı o uçsuz bucak sessizlik.
~Bakışlarını alıp götürdün ya hani,
Gözlerimin rengi bile sana emanet gitti.
Ben şimdi hangi aynaya baksam yabancıyım,
Hangi şehre gitsem,
Senin bıraktığın o enkazın altında kalıyorum.
~ Vazgeçmek; bir vedanın soğukluğuna sığınıp gitmek değildi,
Sen, bende başladığın cümleyi bir başkasının sessizliğinde tamamlamayı seçtin.
Şimdi ne zaman yüreğime dokunsam,
Aşkının izi değil, bıraktığın o derin boşluğun sızısı kanıyor.
~Menzilin neresi diye sormuyorum artık,
Zira senin ulaştığın her yer bende bir uçurum.
Sen yeni limanlara yelken açarken,
Ben senin demir attığın o sığ sularda boğuluyorum.
~Sanki bu ayrılık hiç bize göre değildi,
Biz seninle "biz" olmayı bile becerememiştik ki.
Şimdi "hiç" olmanın o ağır sancısı başlıyor,
Sen kendi hikâyende başrol, Bende ise koca bir boşluksun.
~Bavuluna sığdırdıkların sadece kıyafetlerin değildi,
Benim sana dair beslediğim o çocuksu inançlardı.
Sen çekip giderken sadece kendini götürmedin,
İçimdeki o güvenli kaleyi de yerle bir ettin.
~Öylece sırtını dönüp o soğukluğa yürümek,
Senin en kolay kaçışındı; benimse en zor sınavım.
Arkasından bakılan bir yolun bitişi yoktur,
Sen bittin sanıyorsun,
Bense her adımında biraz daha eksiliyorum.
~Hani hiç yorulmayacaktık bu aşkın yokuşunda?
Hani dizlerimiz kanasa da beraber kalkacaktık?
Sen yorulmadın, sen sadece vazgeçtin,
Ve vazgeçmek; aşkın en korkak halidir, biliyorsun.
~ Sabahın bu saatinde bu kopuş neye hizmet eder?
Güneş doğsa ne olur, sen benim içimi kararttıktan sonra.
Yarım kalmış bir çay gibiyiz şimdi;
Hem soğuk, hem de tadı kaçmış bir hayatın ortasında.
Söylesene bana;
Ağzın yanmasın diye çayına dudak payı veren bana,
Bu yaptığın reva mıydı?
~Hiçbir şey yaşanmamış gibi davranma bana,
Oynadığın bu oyunun alkışı ancak senin vicdanına olur.
Bunca yılı bir solukta harcamak,
Zenginliğin değil, aslında ne kadar fakir olduğunun ispatıdır.
~Mevsimlerden bahar olsa ne çıkar ki,
Senin gittiğin her yol benim için zemheri.
Gölgeni bile yanına alıp giderken,
Beni bu karanlığın ortasında neden kimsesiz bıraktın?
~Menzilsiz bir veda bu, sonu olmayan bir yolculuk.
Sen gittin ya, aslında en çok kendinden uzağa düştün.
Benim yarım kalmışlığım geçer de,
Senin bu tamamlanamamışlığın hangi tende şifa bulur?
~Adını anmak, açık yaraya tuz basmak gibi artık.
Yüzün, hafızamın en karanlık köşesinde bir siluet.
Bu terk edilişin ağırlığını taşıyamaz hiçbir omuz,
Sen yükünü bıraktın, ben o yükün altında kaldım.
~Yolun açık olsun" diyemem, çünkü yolun benden geçiyordu.
Şimdi hangi yola sapsan, aslında bana dönmekten kaçıyorsun.
Bu gidiş ne bir son, ne de bir başlangıç;
Sadece ruhumun enkazında biriken bir sessizlik.
~Uzaklaşıyorsun...
Ve uzaklaştıkça daha da büyüyor acın.
Yeni hikâyeler yazmaya hevesli olabilirsin ama unutma;
Her yeni sayfa, bir öncekinin yarım kalmış sızısıyla başlar.
Senin menzilsiz vedan, benim bitmeyecek bekleyişimdir.
Cemre yaman
5.0
100% (3)