12
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
164
Okunma

Uyandığımda, gökyüzü cam kırığı değildi artık.
Dün gece bıraktığım yerden toplamışım kendimi,
Parça parça değil, bir bütün olarak.
Yeni bir günün ilk ışığı, perdelerden sızarken,
Kusurlarıma altın bir zırh gibi değdi.
Omuzlarımdaki eski kış, buzdan heykeldi,
Ne zaman erir, ne zaman biterdi bilinmezdi.
Şimdi, eriyen suyun sesi bile hüzünlü bir türkü,
"Bitti," diyor, "bitti o soğuk bekleme."
Yüzüme vuran bu tatlı meltem,
Hiç tanımadığım bir baharın müjdecisi.
Yıllarca inandığım her şey bir harabe olabilirdi,
Ama harabenin üstünde de çiçek açarmış meğer.
Küçük, inatçı, adı konmamış bir çiçek.
Köklerim, enkazın altında bile toprağı bulmuş.
İşte bu, yeni bir başlangıcın en gürültüsüz ilanı.
Artık koşmuyorum gidenin ardına,
Ne de bekliyorum bir mucizenin kapımı çalmasını.
Güneş doğuyor, yalnızca benim için,
Ve bu, yeterince büyük bir mucize.
Elimi uzatıyorum gökyüzüne, avuçlarım boş,
Ama ruhum... Ruhum ilk defa bu kadar dolu.
Gidenler dersini verdi, kalanlar ise nefes.
Öğrenilen her şey, yarına ekilen bir tohum.
Kendi içimde ördüğüm, o sağlam iskeleden yola çıktım,
Rotam belli: Kendi ışığımı takip etmek.
Gönlüm artık kendi pusulası, sakin ve yanılmaz.
Kendi yasam, gölgelerin üstünde keskin bir ferman,
Gidenlerin izini, bizzat ben sildim artık haritadan.
Ruhumdaki bu hür ateşe ne kalkan ne zincir işlemez,
Ben, dünümün kölesi değil, yarınımın tek efendisiyim.
O ilk ışık, artık bir başlangıç değil, bu yolun yegane yemini,
Her karanlık kapıyı, bu mutlak nur ile mühürledim.
Dönüş yok bu rotadan, zira pusula benim kanımda,
Ben bu dünyanın değil, kendi kalbimin tek ve sarsılmaz tanığıyım.
Cemre Yaman
5.0
100% (15)