2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
36
Okunma
Sen gidiyorsun…
Ve ben, hiçbir limanın haritasında olmayan bir boşluğa düşüyorum.
Sanki bütün şehir sustu, martılar bile uçmayı bıraktı,
Senin gidişinin sesini duymamak için.
Gözlerin bir an dönüp bana baktığında…
Kalbim yerinden fırlayıp seninle gitmek istedi.
Bedenim kıyıda kaldı ama ruhum…
Ruhum o geminin güvertesinde, saçlarının rüzgârına tutunmuş halde.
İçimde bir sıcaklık var şimdi,
Sen gidiyorsun ama ben yanıyorum.
Sanki kalbime biri ateş düşürdü ve “Söndürme, o gitsin ama bu kalsın.” dedi.
Alev alevim…
Senden dolayı, sana rağmen, senin için…
Gemi her metre uzaklaştığında
Sen benden değil…
Ben kendimden uzaklaşıyorum.
Çünkü ben dediğim şeyin yarısı…
Şu an seninle gidiyor.
Keşke koşabilsem
Keşke şu an senin gittiğin yöne akabilsem bir su gibi.
Ama yapabildiğim tek şey
Sana bakmak…
Ve içimde tekrar tekrar fısıldamak:
“Gitme…”
Gitme desem de gitmek zorunda olduğunu bilerek,
Gitmeni izlerken içimde kalmanı dileyerek.
Gözlerin son kez bana döndüğünde,
Ben bir ömürlük söz okudum onlardan.
“Unutma beni…”
Unutur muyum?
Ben artık nefes aldığım her an seni hatırlıyorum.
Bir kalpte iki kişi yaşar mı demiştin bir gün…
Yaşıyor işte.
Biri sensin…
Diğeri senin bende bıraktığın ben.
Hülya Çelik
5.0
100% (4)