0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
19
Okunma
Kırk gün değil, kırk asır geçse bazı acılar taze kalır.
Zaman üstünden akar, takvimler eskir ama o acı eskimez.
Geçecek gibi olur…
Bir an hafifler sanırsın, nefes aldırır, umutla kandırır insanı.
Sonra ansızın geri döner, ilk günkü gibi yakar içini.
O acı, adını bile anmadan yaşar insanın içinde.
Kalbin en sessiz yerinde oturur,
Gülüşlere karışır, suskunluklara sızar.
Kimse görmez ama her gün biraz daha ağırlaşır.
Sabır denir, zaman denir…
Oysa bazı yaralar zamanla kabuk bağlamaz,
Zamanla derinleşir.
Unutmak değildir bu, alışmak da değil.
Sadece acıyla yaşamayı öğrenmektir.
Geceleri yastığa başını koyduğunda
İçinden geçen tek cümle aynıdır:
“Geçmedi…
Ve biliyorum, hiç geçmeyecek.”
O acı, insanın içinden bir parçayı alıp götürür
ama bedenini burada bırakır.
Yaşıyorsundur, konuşuyorsundur, gülümsüyorsundur belki…
Ama içerde bir yer hep eksiktir.
Ne tamamlanır,
ne de yerine başka bir şey konur.
Herkes “alışırsın” der,
kimse “alışmak, acının ölmesi değil” demez.
Alışmak;
Her sabah uyanıp aynı sızıyı yeniden tanımaktır.
Aynı boşluğa bakıp
hâlâ düşmemeye çalışmaktır.
Bazı günler güçlü sanırsın kendini,
“Bugün ağlamadım” dersin.
Ama bilmezler;
Gözyaşı yoksa acı bitmemiştir,
sadece daha derine gömülmüştür.
Ve bazı acılar vardır ki
insanı yere yıkmaz.
Ayakta bırakır ama içini çökerterek.
Dışarıdan dimdik duran bedenin içinde
sessiz bir çöküş sürer.
Bu acıyla yaşamak,
her nefesi biraz eksik almaktır.
Göğsün dolar ama kalbin doyamaz.
Çünkü bir yanın hep yarımdır.
Kelimeler yetmez,
ses kırılır,
cümle hep yarıda kalır.
İnsan kalabalığın içinde bile yalnızdır bu acıyla.
Herkes kendi gününe yetişirken,
sen geçmişte bir yerde takılı kalırsın.
Zaman ileri gider,
senin içinde hep aynı an tekrar eder.
Bazen bir koku,
bazen bir ses,
bazen yoldan geçen bir çocuk…
Hiç beklemediğin anda
acı yeniden ayağa kalkar.
“Geçmişti” sandığın her şey
bir anda şimdi olur.
Ve en ağırı şudur:
İnsan bu acıyı istemez
ama onsuz da yaşayamaz.
Çünkü bu acı,
kaybettiğinin son izidir.
Onu bırakmak,
bir kez daha kaybetmek gibidir.
Ve sonunda şunu öğrenir insan:
Bazı acılar yaşanmaz…
Sadece katlanılır.
Her sabah uyanırsın,
ama içinden bir parça uyanmaz.
Kalbin atar,
ama attığı her yerde yokluk yankılanır.
Nefes alırsın,
ama aldığın hava bile teselli etmez.
Bu acı ağlatmaz artık.
Ağlamak bile lüks kalır.
İnsan sessizleşir,
çünkü kelimeler de dayanamaz bu yüke.
İçinde bir çığlık vardır
ama sesi yoktur.
Zaman geçmez bu acının üstünden,
zaman bu acının içinden geçer.
Ve her geçtiğinde
biraz daha eksiltir seni.
Ne isyan kalır,
ne umut…
Sadece dayanmak kalır.
Bazı acılar kapanmaz,
çünkü kapanırsa
hatıra ölür.
Bazı yaralar iyileşmez,
çünkü iyileşirse
sevgi inkâr olur.
Kırk gün değil,
kırk asır da geçse
bu acı bitmez.
İnsan iyileşmez…
İnsan bu acıyla yaşamaz bile;
bu acının içinde
her gün
biraz daha
sessizce
tükenir.