0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
25
Okunma
Sus, ey yüreğim sus!
Öfkem darağacında ve ben kendi yangınında bir şair
Sussam kimseler bilmeyecek yaşadığımı
Ayrılsam bozuk bir türkü çalacak yüreklerde
Anlatamaz, anladığımı kimseler
Ve daha yazmayacak bu eller
Sus işte ey yüreğim sus!
Sessizliğimi dinliyorum şimdi
El etek çektim dünyadan
Takkesi henüz düşmemiş amcalara bıraktım kendimi
Susmak ve susuşmalarla meşgulüm şimdi
Sus ey yüreğim sus!
Ölmesin öldürülmesin, onlar daha çocuklar
Ve o gitmediğimiz-gidemediğimiz kentlerde bir garip susama
Aşklar hep firar etmiş, yüreklerde yapboz bir dağınıklık
Yıldızlar da seyrediyor karanlığı
Yaşlanıyor beden
Ve yüzlerde ahengi bozulmuş bir kırışıklık
Sus ey yüreğim sus!
Sus diyorum sana sus!
Gazeteler durmadan yazıyor zaten
Ve sahnelerde gözleri üzerine çekmeyi başarmış uzun boylu bir manken
Belli ki daha gençliğini yaşayamamış çocuklar
Sus işte ey yüreğim sus!
Güneşi nöbette bu vatan haini gecenin
Karanlık bulutları sarmış gibi
Gözlerde gözükmeyen bir hasret izi
Vatanı da vatansız bırakıyor bu zulüm, bu sevda
Kardeş katili bir cigara yakmış, pas tutmuş bir vagonda
Ve ölümle ölümsüzlüğe giden bir yolculukta
Biliyorum biliyorum, tutmaz bu kehanet
Sana kaç defa dedim: Sus yüreğim!
Zaten cebimde yok beş meteliğim.
Satsam para da etmiyor cebimdeki sevda
Varsın desinler ki bir yiğit vardı
O da şimdi öldü, Ankara’da
Ethem BABRAK