0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
65
Okunma
Uzaklarda kaldı gözlerin;
Şimdi seni özlerim, sessizce — içimde bir mahşer.
Gelmen ne çare; sessizlik ruhuma kabir kazdı çoktan.
Uzaklardan bir çalgı çalar;
Titrek tınıları deler gecemin zırhını.
Saçının bir teli ziyan olmasın bu paytada;
Sen meleksin — unutma bunu, unutuluş bir günahtır.
Özlerim… daha kutsal, daha uğursuz;
Ruhum okyanus; dalgalar eritir geceden geceye.
Belki gelmeni istemem, belki istek de bir yalandır;
Ama yine severim seni — hâlâ, yitik bir yıldız gibi.
Unutmak isterim;
Fakat her hatıra kapımı tıklar, beni sana daha çok çağırır.
Ay çıktı, güneş doğdu; dünya uyur, ben hâlâ kıyısında karanlığın.
Ağlamak istersem kinle,
Nefret istersem merhametle harmanlanmış bir his var içimde.
O gözlerin meşalem olabilirdi;
Ama umut — o mukaddes umut — şimdi tek bir damla değil, suskun.
Dön özüne… bırak beni unutulmuş mezar taşlarında.
Ben yalnız seni sevdim; öncesiyle sonrası ikiye bölünmüş bir vakit.
Ooo — çok sevdim; deli cesaretiyle sevdim.
Vakit mi? Çoktan gömüldü saatlerin ardına.
Şimdi neredesin bilmiyorum,
Bilmek ister miyim, bilmem; bilmek de bir zillet olabilir.
Ama yine severim seni — derinden, sessizden, mânevî bir ızdırapla.
Gözlerim açık yaşayan bir ölü gibi; seninle dolu, seninle boş.
Ve şimdi, yıldızlar düşerken ellerimden, sana bir nida gönderiyorum:
Bir dünya kadar uzak, bir nefes kadar yakınsın —
O nefes, ölümün sessizliğini taşır gibi.
Sevdam hâlâ alevli, hâlâ sancılı; ben artık sadece seni değil, sensizliğin kudretini de sevdim.
5.0
100% (3)