1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
84
Okunma
Belki hissizsin bana karşı, belki de kör,
Şu sonbaharın bana yaşattığı pastel sıcağa.
Kelimeleri susturan dilim neden kilitli, bilmiyorsun,
Ama bil: Seni seyrederken gözümden bile kıskanıyorum.
Bazen söküp atmak geliyor içimden bu gönlü,
Parçalayıp sormak istiyorum:
"Sen kimsin de böylesi güzeli bu kadar derine işlersin?"
Dumanla kurur sandım içimdeki sevgi,
Ben ki sigara bilmem, yarım paketi bitirdim bugün.
"Tamam," dedim, "sonunda bir şey hissediyorum,"
Ama nazikçe kurduğun o cümleler...
Yeniden darmadağın, yeniden en başa.
Kimdim ben? Neden hep aynı çukura düşerim?
Belki yük olurdum, haklısın, sevmesi kolay değil ruhumu.
Ama senin acın bile başka tat veriyor insana,
Yar olamadım belki ama pişman da değilim,
Varsın böyle tatlı, böyle derin bir sızım olsun.
Şimdi içimde bir girdap, uzun süre döneceğim,
Ama senden vazgeçmeyeceğim, biliyorum.
Yüreğime zor geliyorsun, o kadar kolay değilsin.
Sen uyurken resmine soruyorum: "Neden?"
Cevap yok... Belki de olmamalı.
Sana yaklaşacak bir gölgeye bile tahammülüm yok,
Olmayacak dualara amin dedim, tükendim sandım.
Ama o ışık, o cılız ihtimal sönmüyor işte,
Sönse bile bu kez kendimden tutuşur, yine yanarım.
Cemal Süreya haklıydı üşümek konusunda,
Bir yandan acı, bir yandan umut...
İkisi de senden, ikisi de kabulüm.
Ve içimdeki o inatçı keçiyle, zamanla, sabırla...
Ruh Adam’ın o mutlak emriyle sesleniyorum sana:
"Mutlak seveceksin, bundan kaçamazsın..."
Kendimden taşanla dolduracağım seni,
Çünkü seni hiçbir insan telaşına değişmem.
5.0
100% (2)