1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
49
Okunma
İSTANBUL VE BEN
Hakikat perdesinde ne çok benzeriz birbirimize,
Ey Aziz İstanbul!
Benim de gönül solumda hep bir vuslat acısı;
Bir yanım senin gibi, Zâhir’in (Dış Görünüş) parlak şehri,
Bir yanım ise yıkık bir dergâh misali, Vîran Hâne.
Bazen nefsin şuh kahkahası yükselir benden,
Bazen gözyaşı olur, o gizli sırlar akar.
Senin spot ışıkların, dünyalık safsatalar baş tacı;
Bende ise parlayan, Hakk’tan gelen Kandil Yıldızlar var.
Ey Aziz İstanbul, sen ve ben...
Neden bu kadar sırr-ı gizli bir yüzüz?
İkimiz de, Vücud kapısıyız;
Ya fenâ için ardına kadar açık, ya da bâki bir sırla kapalı.
Bazen hicran ayazından daha soğuk oluruz,
Bazen ise nefessiz İlâhî Aşk’ta doruk buluruz.
Bazen benim gibi, nefsinden arınmış bir korkuluk ...
Aziz İstanbul, sen ki, manevi makam olan Eyüp Sultan;
Bırrak gönül bense, Aşk Ateşi’nin tutsağı Gönüller Sultanı Hâr’ım.
Ve ikimiz de, ilâhî aşkın ateşleri içindeyiz.
Bekletme bizleri, ey Sevgili Yâr !
Gönüllerimiz bu ateş ile sadece Seni zikreder,
Seni sayıklar.
Ne çok benzeriz birbirimize, ey Aziz İstanbul!
5.0
100% (1)