0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
47
Okunma
Gökyüzünde Bir Başka Hüzün
Gökyüzünde bir başka hüzün,
Bir başka çakmakta şimşekler,
Bir başka ağlamakta gökyüzü,
Bir başka akmakta damlalar.
Bir başka elem içinde Uhud,
Bir başka hüzün Fahr-i Alem Resulü,
Boynu bükük yola çıkmış
Resulün gülü.
Fahr-i Kahinetin Resulü hüzün içindeyken,
Doğar mı hep aynı şekilde güneş?
Güller boyun bükmüş, diken diken,
Bir başka akmakta gözyaşları gökyüzünden.
Ağlamamıştı hiç böyle gökyüzü,
Güneş de hüzünle dolmuş,
Sanki rahmet damlaları gitmiş,
Sanki dünya durmuş, hayat bitmiş,
Ne güller açmış, ne bülbüller ötmüş,
Dağlar boyun bükmüş, ağaçlar küsmüş,
Âlem sensiz, alemin neşesi yok, alemin sesi sustu.
Bir başka ağlamakta gökyüzü,
Elem içinde gözyaşları sessiz sessiz,
Şahadet olmuştu mübarek dişi sessiz,
Yetmiş bin melek saf tutmuş, ağıt yakmakta,
Yetmiş bin melek Hz. Hamza’yı ağırlamakta.
Gökyüzü bir başka ağlamakta,
Gündüzleri gece, gece ise zifiri karanlık,
Sadece Allah’ın Resulünden gelen aydınlık.
Bir başka akmakta gökyüzünden damlalar,
Sanki rahmet çekilmiş, hayat küsmüş,
Sanki ağıt yakmakta şimşekler, yıldırımlar,
Sanki âlem küçülmüş, dünya küsmüş,
Yok etmekte sanki insanlık, utancından kendini.
Gözleri yaşlı, boynu bükük, hüzün içinde
Allah’ın Resulü, yüzü koyun yatıyor,
Bir başka ağlamakta gökyüzü.
Bunca ıstırap, hüzün içinde iken Resul,
Yalvarmakta insanlık için, başı secdede,
“Ümmedim, ümmedim” diye ağlamakta.
Dayanır mı gökyüzü bir başka ağlamakta?
Dileği olsaydı Resul’ün,
Yapmaz mıydı Arş’ın ve alanın sahibi
Âlemin helakını?
Kalır mıydı taş üstünde taş, baş üstünde baş?
Oysa gönlü yas, gözleri yaş,
“Ümmedim, ümmedim” diye yalvarmakta.
5.0
100% (1)