1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
147
Okunma

ZAMAN YOLCUSU 1
(İNSAN)
Ey zamanın yolcusu…
Nerede bıraktın içindeki o tertemiz duyguyu?
Hangi aceleyle, iyi sandığın şeyler uğruna geride bıraktın yüreğini?
Dürüstlüğün karanlığında kaybolduğunda mı fark ettin içindeki aydınlığı?
Şimdi hepimiz koşuyoruz; nereye koştuğumuzu bilmeden.
Kalabalıkların içinde sessiz çığlıklarımız duyulmuyor artık.
Acaba herkes mi sağır?
Dokunuyoruz ama hissetmiyoruz.
Gülüyoruz ama kimsenin yüreğini ısıtamıyoruz.
Sanki hepimiz aynı hikâyenin farklı yalnızlarıyız.
Ne tuhaf…
İyilik dediğimiz o ince çizgi, artık bir lüks gibi.
Bir tebessüm bile sadaka sayılır oldu.
Merhamet desen, sanki bedeli ödenecek bir meta.
Oysa biz hâlâ çevremizde tutunacağımız, güven duyacağımız insanlar arıyoruz.
Özü sözü bir, gönlü tok, sözü senet olan güvenilir insan…
Rahatsız olacağını bilse bile kaçmayan; saklanmayan, kendisiyle ve çevresiyle barışık insan…
“Ben buyum” derken utanmayan; varlığıyla güven veren insan…
Asaletin kumaşta, zarafetin süslenmiş sözcüklerde, değerinse giyim kuşamda olmadığını bilen; muhatabını değerli kılan, kimseyi küçümsemeyen,
Susuyor olsan bile, seni anlayan insan…
Zor zamanlarda yanı başımızda bitiveren, hata yaptığımızda affeden, susması gerektiğinde susup, konuşması gerektiğinde incitmeden konuşan insan…
Diz boyu çamura bulansa bile, arınıp temizlenmeyi bilen, sonra da çiçekler gibi kokan insan…
Kim bilir…
Belki bir bakışla başlardı her şey.
Belki bir susuşla özetlenirdi romanlar.
Belki içten bir “Nasılsın?”, beki içten bir "iyi ki varsın." ile açılırdı kapılar.
Ama nerede?
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (4)