5
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
160
Okunma

SIZI
24 Eylül’dü. Bir daha dönüp geriye bakmamayı,
En eski yeminim sandım bu geceyi,
Sana koşan bütün yolları yaktım,
Küllerini savurdum içime sessizce.
Ruhum şimdi, derin bir deniz feneri.
Işığı kendine kapalı, gözle görünmez.
Bütün gemiler uzak, bütün sular yosunla kaplanmış.
Bekleyen tek şey:
Bitenin arkasında bıraktığı o derin sızı, ruhuma nefes aldırmayan.
Boğazımda tuttuğum o son kelimenin ağırlığı,
Yutulmaz bir kum tanesi, bir zehrin etkisi.
Ses, sensizliğin karşısında bir enkaz.
Konuşsam dilim yanacak konuşmasam içim,
Elimde kalan, ise bir avuç boşluğun tozu,
Dudaklarımda donmuş bir yemin tadı.
Yarayı kabuk diye değil, öz diye,
Yaşamak, bu duruşun tek adı.
Ciğerlerimde çürüyen eski hava,
Soluğun ritmi bile sana yabancı.
Ne bir neşe fısıltısı, ne bir beddua,
Sadece varoluşun o ince sancısı.
Saatler tersine akıyor bu şehirde,
Her anı, geçmişe dönük acımasız bir gölge.
Aynada gördüğüm çehre benim değil, artık.
Kendimi kilitledim, anahtarı attım denize,
Bir hücre ki, duvarları benden.
Dışarısı hayal, içerisi feryat,
Kurtuluş, artık bir vaat değil dünden.
Sen benden değil, benden uzakta değilsin,
Sadece erişilmez bir eşiksin şimdi.
Mesafe, metrelerle ölçülmez sevgili,
Yokluğun, en keskin, en derin içimdi.
Bu his, ne yara izi, ne de bir keder,
Daha temel, daha eski bir sızı.
Tıpkı toprağın suyu kaybetmesi gibi,
Ruhumun unuttuğu sadece kendisi.
Her sabah aynı ağırlıkla uyanmak,
Boşluğun ritmine ayak uydurmak.
Yaşamak değil, sadece nefes alıp devam etmek,
Bu sonsuz sessizliği kutsayıp gidişinle bıraktığın sızıyı kabul etmek.
Sana koşan o benlik, çoktan içimde kül oldu,
Bıraktığın sızıyı sorma
O Sızı, ki sönmeyen ve ebedi tek ateşim oldu.
Dedim ya:
24 Eylül’dü bir daha, dönüp geriye bakmamayı, öğretti.!!
Cemre Yaman