3
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
78
Okunma
Bugün
kvim 10 Kasım,
rüzgâr biraz daha ağır esiyor,
güneş bile sessiz doğuyor sanki,
çünkü bu topraklarda bir millet
bir kez daha saygıyla eğiliyor.
Ne ağıt bu,
ne yasın karanlığı.
Bu, bir vefanın sabahı,
bir minnetin sessiz duası.
Saat dokuzu beş geçe
her şey duruyor,
ama hayat değil,
çünkü fikirler yürümeye devam ediyor.
Bir millet, gözlerini kapatıp
o sesi yeniden duyuyor içinden:
“Ben size ölmeyi emrediyorum.”
O söz, bir tapınma değil,
bir inanç, bir diriliş çağrısıydı.
O sözde cesaret vardı,
vatanın son nefesle bile savunulacağına dair bir yemin.
Çanakkale’de bir neferin kalbinde çınladı o emir,
Sakarya’da, İnönü’de yankılandı,
her taşın, her toprağın altına kazındı.
O yüzden bugün susuyoruz,
çünkü bazen sessizlik
binlerce kelimeden daha güçlüdür.
Ne bir putun önünde eğiliyoruz,
ne bir insanı yüceltiyoruz;
biz bir fikre, bir emeğe, bir emanete saygı duyuyoruz.
Allah’tan başka kimseye secde edilmez,
ama bu toprak için verilen mücadeleye
kalpten şükredilir.
Sen gittin,
ama bir milletin onuru kaldı.
Bir çocuğun yüreğinde “Cumhuriyet” diye atan kalp kaldı,
bir askerin duasında,
bir öğretmenin kara tahtasında,
bir annenin sabırla büyüttüğü evlâdında izlerin kaldı.
Her sabah bayrak göndere çekilirken,
her okul bahçesinde İstiklâl Marşı okunurken
senin bıraktığın iz hissedilir.
Çünkü sen, ölümü değil,
yaşamayı, yaşatmayı öğrettin bize.
Bugün 10 Kasım,
ve biz ağlamıyoruz artık,
çünkü seni anlamak,
seni yaşatmaktan geçiyor.
Her adımda, her nefeste,
vatanı korumak, emaneti taşımak
bizim görevimiz artık.
Bir dua gibi,
bir teşekkür gibi,
kalbimizde aynı söz yankılanıyor:
Ruhun şâd olsun değil yalnızca,
emanetin emin ellerde,
ve bu millet,
o emri hâlâ yüreğinde taşıyor.
İsmail Gökkuş
5.0
100% (5)