0
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
142
Okunma
Ey şeb-i sırrım,
kandilin rengi içime eğildi
adım, dudaklarımda paslı bir kilit
zamanın omzuna sürtünen bir sızı
fısılda: sakla beni — henüz düşmeyeyim
kuyunun dudaklarına eğildim
attığım taş değil, ismimin aksı düştü
ses çevrildi üstüme soğuk bir yüz gibi
söyle: hangi esinti devralır adımı
Ey şeb-i sırrım,
kuruldu içimde mahkeme
şahitlerim harfler, kimi eksik, kimi yaralı
öğrendim: susuş sesin ağır hâlidir
sandım ki yazı yazgıyı yener
vazgeçtim: hüküm içeride alınır
zamanla pazarlığa oturdum
saatin gölgesi boynumda ince bir ilmik
uzaktan bir nal sesi gelip geçmeyen an
kabulüm: durmak da keser insanı
Ey şeb-i sırrım,
rükûda nefesim açıldı
mühür kâğıtta değil, dâhilimde çözüldü
kandilin buğusu çekildi, iz kaldı
bağışla: adımı içime tevdi edeyim
taşımaktan vazgeçtim artık ismimi
seher eşiğinde bıraktım yükünü
göğüm omuzlarıma yerleşti nihayet
sakla: bir damla sükût yeter bana
mühür içimde gevşedi.
5.0
100% (4)