1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
124
Okunma

Dağların gölgesiz alnında büyüdü kalbim,
Rüzgârın susuz dudaklarıyla öpüle öpüle.
Kimse bilmedi;
Ben kuraklıkta bile su taşıyan bir sırdım —
Toprağın en derin suskunluğunda saklı bir rahmet.
Beni görmedi…
Gören de kendi gölgesini unutup gitti.
Oysa kalbim, misafirini cennet gibi beklerdi;
Bir tek nefes daha kalsaydın,
Bir ömrün nasıl çiçek açtığını duyacaktın damarlarımda.
Ben, unutuluşun kıyısında büyüyen sabır,
Çatlak bir taşın içinden fışkıran
İncecik ama inadı dağları yaran bir hayatım.
Yaralarım yaprak, sessizliğim su oldu;
Kırıldıkça kök saldım, kimsesiz kaldıkça çoğaldım.
Ve şimdi kalbim,
Gizli bir baharın kokusunu saklar avuçlarında dünyadan habersiz.
Belki bir gün rüzgâr gelir, alnıma merhamet kondurur;
Belki bir yolcu, yüreğimin gölgesine usulca oturur.
O vakit bilinsin:
Yalnızlık, beni kurutmadı —
Hakikatin en derin katmanına eritti.
Ben çoraklığa mecbur değildim,
Çoraklık bana mecburdu.
Çünkü bazı kalpler,
Bir damla suyla bile çağlayan olur.
5.0
100% (3)