0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
56
Okunma

Güneşin kavurduğu bir öğle vakti,
Çatlamış toprağın sessiz haykırışı.
Ben de öyle,
Öyle susuzdum sana.
Ne bir pınar başında duruş,
Ne de bir çeşme başı muhabbeti.
Sen, ansızın gelen o damla,
Boğazımdan süzülen hayatın kendisi.
Berrak,
Sakin,
Ve içten gelen bir serinlik.
Dudağıma değdiğinde dünya durdu,
Tüm o koşuşturma, o kuru gürültü... bitti.
Sadece sen kaldın.
Varlığınla ıslanmış, küçücük bir an.
Ne bir bardakta sunulan lüks,
Ne de bir şişede saklı gösteriş.
Sen, sadece bir yudum,
Ama tüm çölü yeşerten kuvvet.
Bir içim su.
İhtiyaçtan öte, bir merhamet.
Unutulmuşluğun derin kuyusunda,
Beni yeniden dirilten o narin, o zorunlu tat.
Hüseyin TURHAL
5.0
100% (2)