0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
32
Okunma

Ne gece, ne gündüz. İki arada bir boşluk.
Huzurun ve beklemenin ince çizgisi.
Tan yeri, gökyüzünün en ketum rengi,
Ne tam karanlık, ne tam aydınlık.
Yıldızlar, son kırıntılar gibi dökülür,
Ay, solgun bir yüzle, yorgun vedasını fısıldar.
Soğuk, keskin bir hava, ciğerleri temizler,
Uyanıştan önceki o büyük sessizlik.
Ufuk, yavaşça pembeleşen bir yara izi,
Güneşin geleceğine dair kesin bir işaret.
Sadece erken kalkanların bildiği o an,
Dünyanın en dürüst, en çıplak hali.
Duvardaki gölge silinmeye başlar,
Her şey, belirsiz hatlardan netliğe kavuşur.
Bir umut filizi, topraktan başını çıkarır gibi,
Yeni bir başlangıcın en sakin dramı.
Tan yeri, bir eşiktir,
Geriye dönüp bakılan son karanlık.
Ve ileriye doğru atılan ilk parlak adım.
O an, her şey mümkün ve bakirdir.
Hüseyin TURHAL