0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
36
Okunma

Toprak uyanır da açan bir çiçek ki, cana özel,
Renginle müjde verirsin, dertler olur da ezel,
Baharın derman olur, ne hoştur ki her bir zelzel,
Çiğdem gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Kışın kar altından süzüldün, o narin, o taze nuru,
Gönül bir demet ister, unutturur kederin koru,
Bu aşkın uyanışıyla, kalmaz ki hüzün, kalmaz kuru,
Çiğdem gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
O nazenin taçların, sunduğu o masum eda,
Güneşe yüzünü dönmüş, ne hoştur ki bu sevda,
Peyk-i Bahar olmuşsun, ne hoştur bu kutlu rüya,
Çiğdem gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Soğuk vursa da cana, bu nâzenin duruş dindirir koru,
Aşkın hararetini alır, kalmaz gönlümün kuru,
Bu lezzet ki derindir, sığmaz ne bir fani suru,
Çiğdem gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Ne meclis kurulur ki, o gül-i taze olmaz elde,
Dertli gönüllerin muradı, bu tatlı bahar yelinde,
Yârden gelen her gülüş, ne hoştur ki bu dilde,
Çiğdem gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Zehri bal eyler o, aşkın kudreti ile canan,
Bu taze açan yapraklar, kalbe verir sonsuz bir an,
Ne hoş bir lûtfu imiş, bu sevda, bu ferman,
Çiğdem gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Aşık TURHAL söyler: Âşıkın yâri sensin, dermanımsın,
Bu aşkın tazeliğiyle yanan, benim de canımsın,
O tatlı dudaklarından bir yudum, son limanımsın,
Çiğdem gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Hüseyin TURHAL