’keşkeler’ ne kadar sığarsa yaşanmışlığa
işte o kadar sıraladım hepsini;
merdivenli sokağın sonunda buldum seni
ıhlamur kokulu sokakların
kaldırım taşlarında dolaştı içimdeki
çocuk en kanamalı halimde
yara bereme bakmadı
gülüşlerim
bilirim;
en az bu kent kadar yorgun
ve yaralı
kadınlığım
ve denizde tuz buz duran
güneşten
daha parçalanmış kalbimi
kimse duymaz
bu silik ışıklar saklar
yüzümde onca izi
ah! diyorum keşke,
keşke; yüzündeki
gülüşü aşırsaydı
haylaz
çocukluğum
saçlarım saklayabilseydi nefesini
çay sıcağında düşseydi ellerim ellerine
İstanbul’ u ikiye ayıran sen miydin bunca
zaman?
bir yanı sen bu kentin
bir yanı ben
adın; a ş k
ellerin ellerime dokunmadan
sesin şiirde mühür
sesin
gecemde huzur