1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
137
Okunma
Bu ne hınç, nasıl bir nefret ki böyle ortalık;
Her yer yanmış, çocuk eti kokuyor insanlık.
Başta Mezopotamya, paramparça adeta;
Darmadağın, kan gölü, Ortadoğu berzahta.
Bu döngü nasıl bir vahşet, lanet, lanet olsun;
“Vadedilmiş topraklar” yalanına tutunun…
Batı, batı dedikleri, kana susamışlar;
Katliam hangi hukuk, hangi ahlaka sığar?
Alçakça, zalimce, kahpece, sinsice vurun;
Zulmün nesiller boyu bitmeyen sahte kurgun.
Ölüm yağdırıyor Kudüs’ün kandillerine;
Taş üstünde taş, baş üstünde baş dercesine.
Anasının yaralı kuzusunu vurmuşlar;
Ta cehennemin ateşinde kan sulayanlar.
Yalan, “Kahrolsun İsrail!” diye örtülmüyor;
Taşlı, sapanlı destan, şehit kanı kokuyor.
Sokaklarda bir bir patlayan bombalar tanık;
Soykırımın rengi, kan kırmızılı hıçkırık.
Kudüs, Siyonizm’in ayakları altında, vah!
Hâlâ ebabil bekleyen Müslümana: eyvah!
Filistin haykırır göklere: adalet yakındır elbet;
Ebabil kanat çırpar sabırla, yiter kara zillet.
Halilî söyler: “Her zulmün sonunda doğar nur,
Mazlumun duasıyla yıkılır son sahte sur.”
Halil Kumcu
Şiirden geriye kalan satırlar:
“Her taş, bir gün Ebabil’in kanadında hakka dönüşür.”
“Bir çocuğun gözyaşı, bütün ideolojilerden daha haklıdır.”
“Hak gecikir, ama mutlaka gelir; çünkü adaletin nefesi sonsuzdur.”
24 Ekim 2023 / Salı / Ankara
5.0
100% (5)