0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
81
Okunma

Hiçbir zaman anlayamadım
gözlerinin rengini,
ama kafamı karıştırdıkları kesindi.
"Yalandan seviyorum." diyebilirdim,
ama bu beni mutlu etmezdi.
Benden aldığı tepkilerle
hayaller yeniden şekil buluyordu,
bir yandan da içten içe üzülüyordum.
Gelgitleri yaşıyorduk birlikte…
Bazen uzaklaşıyordun,
dalgalı bir deniz gibi.
Bazen de ansızın kıyıma vuruyordun,
ve ben hiçbirine hazırlıklı değildim.
Her bakışın yeni bir fırtınaydı,
her suskunluğun başka bir gece.
Oysa ben hep aynı yerde,
sana tutunmaya çalışan bir sahildim.
Hâlâ anlamış değilim,
onu bana ve beni ona yaklaştıran
o manyetik gücün ne olduğunu.
İçimden bir kuvvet büyük harflerle
HAYIR diyordu, yasaklar koyuyordu.
Ama göz göze geldiğimizde
Sahra çöllerinin rüzgârı
ılık ılık esiyordu.
Kalbim olanca hızıyla çarpıyordu,
nefesim kesiliyordu…
Karşı koymak istesem de
koyamıyordum.
İçimde bir başka ses
“Evet” diyordu.
Bütün bu medcezir arasında
bilmediğim bir duygu beni sarıyor,
hırçın yüreğime karşı koyamıyordum.
Ne kadar setler çekilse de
taşıyordu bütün nehirler.
Ay bile karışıyordu işin içine,
ve yaşanıyordu medcezir…
Ve ben anladım,
her medcezirin içinde
bir doğuş gizlidir.
Kıyılar yıkılsa da
deniz hep yeniden gelir…
_________________________________________
“Yaşanmışlıkları yazmak” - Ziyneti İ. Şiirleri