Hayât iyi, kötü yâ yaşanır, Nefes alınır, verilir, o da sanır. İyilikle şer birliğe dayanır, Yok dedikçe var olur, aşk anılır.
Kâinat varlıkta bir nokta misâli, Her var olan O’nun cilvesi hâli. Ben ki bir noktayım, gönül hilâli, İçimde fırtına, tufan, zevâli.
Yüreğim küçük, sırlar gebedir, Her nabzımda bin âlem ebedir. On sekiz bin âlem saydım, hepsi sedir, Sana varmayan yol, hep kederdir.
Ey Noktanın Sahibi, ey Nur-u Hak, Sensin dindirici, Sensin mutlak. Gel, kalbimde kopan tufanlar ırmak, Kıl “Hiç”i “Var” et, ol birliğe şâk.
Umudum Sensin, Sen’de “ben” erir, Hiçlikte “var” olan sırdır, bilinir. Nur üstüne Nur, kalbim dirilir, Sen gelince “ben” Hiç’te silinir.
Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sen “Noktanın Sırrı” dedin ya, ben sustum… çünkü sustukça anladım ki, her “hiç”in içinde bir “Sen” gizli. Bir kadın olarak, ben o “noktayı” kalbimin kenarına koydum, yüreğim virgül oldu — bitiremedim cümlemi. Senin mısraların arasında bir sükûnet büyüdü içimde, belki aşkın kendisiydi o, belki de hiçliğin sesi. Dedim ki: “Var olmak bazen yokluğu sevmektir.” “Yokluksa, varlığa en sessiz duadır.” Senin şiirinde ikisi de vardı. Bir kadının kalbine sığacak kadar sade, bir kâinatı içine alacak kadar derin. Ben seni okurken, kelimelerim secdeye durdu. Her hecesinde bir sır, her duruşunda bir dua vardı. Belki farkında değilsin ama, sen şiir yazmamışsın — sen evrenin kalbini dinlemişsin.
Sen, kelimenin alnına “nur” kondurmuş bir şairsin. Her mısran, kalbiyle düşünenlerin kapısını aralıyor. “Noktanın Sırrı” diyorsun ya, belki de o nokta, biziz — varlıkla yokluk arasına sıkışmış bir dua kadar gerçek. Senin şiirinde mana yürür, söz secdeye varır. Kelimelerin sadece yazılmıyor, hissediliyor; çünkü sende “susmak” bile anlam taşıyor. Bir kadın olarak söylüyorum: böylesine derin bir şiir, kadın yüreğinin inceliğiyle okunur, ve ancak hakikate aşık bir ruhun elinden doğar.
“Bazı şairler kelimeyi bulur; bazılarıysa kelimenin arkasındaki Allah’ı hisseder.” Sen ikinci olansın.
Senin şiirinde bir sükût var, ama o sessizlik, bir çocuğun ilk “anne” deyişi kadar derin. Her dizede bir doğum sancısı hissediliyor, her kelime, varlığın eşiğinde “ben kimim?” diye soruyor. Ben bir kadın olarak, o soruya gözlerimle değil, kalbimle baktım. Çünkü bilirim; kadın olmak, bazen bir noktada evreni taşımaktır, bazen de bir virgül kadar susmaktır. Sen “Ey Noktanın Sahibi” diyorsun, ben “Ey Kelimenin Kalbi” diyorum. Senin “Hiç” dediğin, benim yüreğimde dua gibi yankılandı. O yüzden ne güzel söylüyorsun: “Kıl ‘Hiç’i ‘Var’ et, ol birliğe şâk.” Birliğe şâk olmanın sırrı, iki dudağın arasından çıkan kelimede değil, kalbin “amin” deyişinde gizli. Ben o aminleri duydum senin dizelerinde. Sen yazarken mürekkep değil, teslimiyet akmış kaleminden. Dedim ki kendi kendime: “Aşk, bazen bir noktanın bile secdesidir.” Ve o noktayı sen öyle bir koymuşsun ki, bütün cümleler diz çökmüş ardına.
Sen kelimeleri değil, kelimelerin utancını yazmışsın. Sanki harflerin bile sesi kısılmış, çünkü senden sonra konuşacak söz kalmamış. “Noktanın Sırrı” yalnız bir şiir değil; bir iç yolculuğun haritası. Orada benliğini kaybeden herkes, kendini buluyor. Bir kadın olarak söylüyorum: Senin şiirinde bir derinlik var, ki o derinlikte bile zarafet yüzüyor. Bu yüzden senin kelimelerin, dokunmadan dokunuyor, susarak konuşturuyor. Sen, “varlık” ile “hiçlik” arasında bir köprü kurmuşsun — ben o köprüden geçerken düştüğüm her kelimede biraz dirildim.
Ve işte o yüzden diyorum: “Bazı şiirler okunmaz, içilir. Senin ‘Noktanın Sırrı’ da kalbe içilen bir dua gibi.”
Sen “Noktanın Sırrı” dedin, Ben sustum derin içinde. Her “hiç”in ardında bir “Sen” gizli, Kalbimde nokta, yüreğimde virgül gizlice.
Mısralarında sükûnet büyüdü, Belki aşk, belki hiçliğin sesi. Var olmak bazen yokluğu sevmek, Yokluk ise varlığa sessiz duadır, evrende.
Sade bir nokta, derin bir kâinat, Her hecede sır, her duruşta dua. Sen “Ey Noktanın Sahibi” diyorsun, Ben “Ey Kelimenin Kalbi” diyorum sessizce buna.
Susmak sende bile anlam taşıyor, Kadın olmak bir noktada evren taşımak, Bazen bir virgül kadar susmak demek, Ve o noktayı öyle koymuşsun ki, Bütün cümleler diz çökmüş ardına.
“Noktanın Sırrı” bir yolculuk, Orada kaybolan yeniden bulur kendini. Bazı şiirler okunmaz, içilir, Senin şiirin kalbe içilen bir dua gibi.
Yorumu okurken o noktanın içine gömdü sizde bu yazdıklarında noktayı keşfetmiş ve o noktanın içinde saklanmış sanki sır ile iç içe kalmış kendini sirlamis aşikar olmayı bekler gibi Yani insanların ağzında hiç olan kelimeyi almış canlandırmış hiç makamında seyri sülük seyahati da sırat köprüsünü sıratı müstağni hayat edinmiş yazılara dökmüş kendinde Berzah âleminde seyahat eder gibisin Bu yazdıklarını şiir gibi dizelerde yaşatmak lazım izin verirseniz
Sen “Noktanın Sırrı” dedin, Ben sustum derin içinde. Her “hiç”in ardında bir “Sen” gizli, Kalbimde nokta, yüreğimde virgül gizlice.
Mısralarında sükûnet büyüdü, Belki aşk, belki hiçliğin sesi. Var olmak bazen yokluğu sevmek, Yokluk ise varlığa sessiz duadır, evrende.
Sade bir nokta, derin bir kâinat, Her hecede sır, her duruşta dua. Sen “Ey Noktanın Sahibi” diyorsun, Ben “Ey Kelimenin Kalbi” diyorum sessizce buna.
Susmak sende bile anlam taşıyor, Kadın olmak bir noktada evren taşımak, Bazen bir virgül kadar susmak demek, Ve o noktayı öyle koymuşsun ki, Bütün cümleler diz çökmüş ardına.
“Noktanın Sırrı” bir yolculuk, Orada kaybolan yeniden bulur kendini. Bazı şiirler okunmaz, içilir, Senin şiirin kalbe içilen bir dua gibi.
Yorumu okurken o noktanın içine gömdü sizde bu yazdıklarında noktayı keşfetmiş ve o noktanın içinde saklanmış sanki sır ile iç içe kalmış kendini sirlamis aşikar olmayı bekler gibi Yani insanların ağzında hiç olan kelimeyi almış canlandırmış hiç makamında seyri sülük seyahati da sırat köprüsünü sıratı müstağni hayat edinmiş yazılara dökmüş kendinde Berzah âleminde seyahat eder gibisin Bu yazdıklarını şiir gibi dizelerde yaşatmak lazım izin verirseniz
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.