0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
123
Okunma

Salına salına yürü, tertemiz kelimeler ile ey güzel.
Musâfaha edeceğin eller bile seçkin ve sana özel.
Toprağın bağrına yatmış tohum, zamanı beklemekte;
Kalbinde açacak çiçek, bir âlemde emeklemekte.
Baharın neşîdesi mi, müjdesi mi bu vâveylâ?
Mecnun’un sesi yok! Çölde aranmaz ki Leylâ.
Kayboldu gitti çoğu, gerçek değildi; gördükleri hayal, bomboş bir hülyâ.
“Kalk, bitti artık!” diyecekler; ne acı bir son, ne korkunç bir rüyâ…
Gece gündüz deverânında bir seyahat bizimki.
Zannetme gündüz gideriz, gece durdurur bizi!
Asıl yolculuk gece; İsra’nın gölgesinde, bin rehzen gelir dize.
Bu dünya asıl değil; sadece menzilgâh bize.
Şunu bil ki, ey Kerem, rahmettir bastığın toprak:
Kimine kül, kimine çamur, kimine apak.
Zaman yok; nereden geliyor durmayan bu tik tak?
Dumansız ateş, yanan şey — ne acayiptir! — yemyeşil bir yaprak…
Durdu zaman, yok oldu mekân! Kalbin seze.
Yıkılsın kör olası nefis, gelsin dize.
Çölde ayak izi, Ondan gelirse sürülür yüze.
Ve bil ki bu yol, sadece menzilgâh yolculuğu bize.
Murat Kerem
5.0
100% (1)