1
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
378
Okunma
Bu gece
Uyandığımda pijamamın cebinde
Bir deniz kabuğu vardı
Kulağıma tuttum dinledim onu
Görüntüsünü pencereye bırakan bir çiçek
Eski bir limanı fısıldıyordu
Tek gemi yoktu
İnsanlar da yoktu
Yalnızca balıklar vardı
Hepsi
Çocukluk sesimle beni çağıran
Çocukluk giysilerimi giyinmiş
Ve hepsi geleceğin yankısıyla kör
Zaman dedim sonra
Ah zaman
Zaman yine
Kapı altı boşluğundan atılıveren ıslak bir kağıttı
Yanmıyordu ama
Tuttuğumda parmak uçlarımı yakıyordu
Ve işte o yanıkta senin sesin vardı
Üç elma düşüyordu sesinden
Elmalar düşerken şiir oluyorlardı
Bense çevirip başımı
Sokak lambalarına bakıyordum
Orada asılı fotoğraflardan birine
Fotoğraf
Gemileri yanmış bir şarkının
Kıyısındayız seninle
Kağıtlarda
Çiçeklenmiş gözyaşlarımız
Ben
Seni sevmişim
Sen beni
Dudaklarımızda
Kökü kazınmış bir suskunluk
Geçip gidiyoruz içinden
Havada asılı boşluğun
Ve gülüyordu
Sokak lambaları, evler, arabalar
Tüm sokak, eşyalar
Her şey gülüyordu saflığıma
Ben ise hâlâ
Ucu yanık mektuplarda devam eden
Masallara sığınıyordum
Ve küskün yavru leyleklerden öğrenmiştim uzaklaşmayı
Kaçamıyordum
Hiç kimseden, hiçbir şeyden, kendimden
Kim bilir kaç kez
Senden bir şarkı sanmıştım rüzgârı
Bulutlarını sürükleyip
Biraz anı boşaltıyordu bardağa
Ve ben
O anıları senin ellerine dönüştürüyordum
Biliyor musun
Ellerin kadar gözlerin de güzeldi
Senin yeşil, senin kara, senin...
Ama sen yine de
Ellerinle değil, gözlerinle değil
Keşke kalbinle sevseydin beni
Benim seni sevdiğim gibi