1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
127
Okunma
Sen gülünce,
bir şehir kendini affediyor sevgilim...
Caddelerinden bir çığlık kopuyor, ismini zikrederek.
Sokak lambaları ilk kez kendini bir yıldız sanıyor,
Ay utanarak açıyor gözlerini geceye.
Sen gülünce,
bir serçenin kanadında bahar başlıyor.
Kurumuş dallar çıldırıyor yeşermek için,
Bense kalbimi, susuz bir vaha sanıp,
sana doğru yürüyorum çırılçıplak umutlarla.
Gülüşün,
hülyalara düşmüş bir gökkuşağı gibi.
Sadece renk değil,
kokuyorsun da,
toprak gibi,
yağmur sonrası gibi,
hiç dönmemiş bir sevgili gibi.
Sen gülünce,
zaman eğiliyor sevgilim.
Takvimler şaşırıyor adını,
bir kurşun bile yönünü değiştiriyor.
Bir cellat bile aşka geliyor.
Sen gülünce,
bir ömrün bütün yaraları kabuk tutuyor.
İsyan eden kalbim susuyor,
kader bile yazdığı satırları siliyor.
Evren bile bana gülümseyerek bakıyor,
gözlerim bir mabedin kapısında
senin gülüşünle secdeye varıyor.
Sen gülünce,
bir mahkûmun paslı zinciri çözülüyor sevgilim.
Zindan kapıları açılıyor içimde,
özgürlüğün sesi senin kahkahan oluyor.
Ölüm bile geri çekiliyor usulca;
mezar taşları susuyor,
toprağın altındaki kalpler bile uyanıyor aşka.
Sen gülünce sevgilim,
ben kendimi yeniden yazılmış bir kaderde buluyorum.
Küllerimden doğuyorum her defasında,
bir annenin duası kabul oluyor uzaklarda bir yerde.
Ellerim bile bir kitaba dönüşüyor,
bütün sayfalarımda sen varsın,
her cümlenin ilk harfi yine sen.
Ve sen gülünce sevgilim,
dünya son kez güzelleşiyor sanki.
Zaman dursa da, ömür bitse de,
ben gülüşünde ölümsüzleşiyorum.
10.09.2025 / Poyraz Can
5.0
100% (2)