1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
110
Okunma
Elleri yara bere, harap olmuş bir bahçıvan;
İlişmiş sırtına ıstırabı, asırlık çıban.
Vakti geldiğinde, ayırt ederek çiçekleri,
Sarılacak yaz yağmurlarına, soluklanmadan.
Dört yanında sarmaşıklar vardılar çoktan arşa;
Takati yok hayıflanmaya bile, diyor: “Hâşâ!”
Umuyor, göz önünde olacak düşledikleri,
Yahut benzeyecek köhne bedeni bir naaşa.
Aklı başında, dünyası fani; soru soramaz.
Elindeyken tırpan, ona kelebekler konamaz.
Çabası dünden bugüne... Ne için deşdikleri?
Bilmiyor, ama önüne kimse kemik koyamaz.
5.0
100% (2)