0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
118
Okunma
Afallamış durumdayım.
Ayaklarım değil, beni ayakta tutan;
Yontulmamış bedenimi gösterişli heykellere benzetebilecek şey...
Ne gassal ne de rüzgâr, bir tutam.
Yalnız analar mı doyurabildi insanoğlunu?
Yalnız analar mı hep?
Bakıp göremediğim onca şey var.
Yalnız babalar, elleri nasır tutan...
Yaralarım kadar net.
İncelen hiçbir zaman değildi geçtiğim yollar.
Ki geçmesem çoğuna, demezdim "yol".
Olsa olsa hatırlayıp sorardım kendime:
"Acaba şu patikadan hallice yoldan geçmiş miydim?"
Ya da karla örtülü o patikayı anımsayan bir geçmiş miydim?
Belki şımarık davranmam hasebiyle dikkat etmedim kardelenlere.
Ama yatışmaz aklımın her köşesinde solan kardelenler vardı günbatımında.
Veyahut bir gülü koparmayı düşlediğimde, dizginleyen o güç beni düşündürdü en çok.
Ondandır herhâlde, anlam veremedim eğlenenlere.
İçten insan kalmadı; güleç bakışmalar yaşıyorum.
Buruşuk yüzlerde, artık yaşanamayanları seziyorum.
Daha gencim ama "görüp geçirdim" demek zor.
Çünkü her yanımda 33. yaşını düşleyenleri görüyorum.
Allak bullak kayboluşlar bazen, bu meçhul diyarda sorularımın cevapları.
Bir gün kaybolacağım, uzaklaşıp o diyardan dönmemek üzere.
Kalabalık bir köye doğru, bu sefer incelecek yolum.
Cevapsız sorularım belki de alnıma yaftalanmak üzere…
5.0
100% (2)