0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
291
Okunma
Suskun bir kışım
Aynı sokak, aynı taşlar yerinde,
Bir ben değişmişim, bir de gönlümde.
Adını andıkça içim ürperir,
Sessizce geçmişe eğilir başım.
Vefa beklediğim suskun bir kışım.
Elveda demedin, sustun öylece,
Gidişin iz bıraktı her hecede.
Ben seni anlatmam, sen de sorma hiç,
Bir yanım sen kaldı, bir yanım sevinç.
Ama sızlıyor hâlâ o eski biçim.
Sakladım bak seni rüzgârla bile,
Bir şiir yazsam da düşme dileme.
Bazı dostluk vardır, ömürden uzun,
Kaybolmaz yıllarla, silinmez zaman.
Ne yapsam sığmazsın bir tek sayfama.
Gönlümde kırık bir cam parçasısın,
Dokunsam kanatır, dokunmasam yan.
Bana ne sormadın ne de dönüp baktın,
Ben sana bakarken içimden aktım.
Suskun vedaların en suskunuydun.
Bütün sokaklar seni hatırlatır,
Bir çay demlenirken o an canlanır.
Hep aynı masalar, hep aynı sitem,
Yüzümde bir tebessüm, içim serzeniş.
Vefa mı, vedayla karışmış gidiş?
Duydum adını bir yabancıdan dün,
Kendimi ararken çıktın içimden.
Değişmiş dediler, ben de dedim ki:
“İnsan hep değişir ama yeri kalır,
Kalbinin kıyısında biri sanılır.”
Seni yazmak zormuş, susmak daha zor,
Yokluğun konuşur, kelimem donuk.
İçimde sen gibi bir sızı kaldı,
Dokunma, incinir; dokunsam ağlar.
Zaman ne yapsın ki, bu hâl kanar.
Vefa demek, geri dönmek değil ki,
Yârı hatırlamak, yâre gitmektir.
Bazı eksiklikler tamamdan güzel,
Gözümde bir damla, içimde bir el,
Unutmam diyemem; unutmak da zelil.
Gözüm dolmaz artık, alıştım belki,
Ama unuttum diyemem asla.
Kalbim, bir eski sokak gibi sessiz,
Üzerinden geçtin, iz bıraktın sen.
Vefasızlık değil, belki bir bitiş.
Bir çay soğur hâlâ, içilmeden dur,
İki lafın arasına düşer gurur.
Ben sana bir mısra, sen bana yük oldun,
Ne kinle andım ne sevgiyle sordum,
Sadece sustum… belki budur yurdum.
Hakkı kalabalık