0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
44
Okunma
Anlatıcı, çevresindeki insanların hakkında yersiz yargılarda bulunduğunu fark eder. İnsanlar onun ne kadar güçlü ve dirençli olduğunu bilmeden konuşur, eleştirir ve yanlış anlamlar üretir. Ancak anlatıcı, kendi değerini ve kimliğini bildiği için bu sözlerden etkilenmez.
Hayatının yükünü tek başına taşımış, acı ve zorluklarla yoğrulmuş, ama bu süreçte kök salmış, güçlenmiştir. Onun için önemli olan başkalarının görüşü değil, kendi doğruluğu ve dürüstlüğüdür. Yanlış anlaşılmak, yargılanmak önemli değildir; anlatıcı, dostuna dost, düşmanına suskun kalmayı seçer.
Bu hikaye, bireyin kendine sadık kalarak, dış dünyanın karmaşasına rağmen dimdik ayakta durmasını ve kendi değerlerini korumasını anlatan bir yaşam dersi niteliğindedir.
Beni bilmeden konuştunuz, varsın olsun,
Ben kendimi biliyorum, yetmez mi insana?
Yarım kalmış cümleleriniz, dolanır arkamdan,
Ben sustum, sustukça büyüdüm zamana.
Sandınız ki kırılırım, eğilirim önünüzde,
Taş oldum, toprak oldum, kök saldım derinde.
Yüküm ağırdı evet, tek başıma taşıdım,
Omzumda acı, yüreğimde ateşle yaşadım.
Gözümde yoktur yalanın yaldızı,
Sözümde yoktur eğri, düz yürürüm yolu.
Yanlış tanıdınız beni, tanıyamadınız aslında,
Benim derdim kendimle, aldırmam maskenize.
Bir gün gelir de anlarsınız belki,
Doğru bildikleriniz nasıl da eğri.
Varsın yanlış bilin, ben doğru kalayım,
Adım Ali — dostuma dost, düşmana suskun kalayım.
5.0
100% (1)