1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
173
Okunma
Binlerce yüz geçer yanımdan, bir nehir gibi akar,
Her birinde başka bir hikaye, başka bir sırlar zinciri.
Kimi güler, kimi ağlar içten içe,
Ama her biri kendi adasında mahpus, kendi yalnızlığında hapsolmuş.
Koşturur herkes, bir telaşın peşinde,
Yetişmesi gereken bir randevu, bitmesi gereken bir iş,
Ama kimse durup da sormaz, "Nereye bu gidiş?"
Bir kafede otururum, köpüklü kahvemin dumanında,
Karşımda bir çift, elele tutuşmuş, gülerken.
Dışarıdan bir sevda resmi çizerler,
Ama içlerinde birer yabancı olabilirler,
Fısıltılar duyulur, ama sadece sesler yankılanır,
Anlamı olmayan, ruhsuz kelimeler.
Herkes birbirine dokunur, ama ruhlar birbirine uzak,
Modern dünyanın en acı ironisi, en soğuk tuzağı.
Sokak lambaları yanar bir bir,
Şehrin kalbi atar, ritmik ve gürültülü.
Ama benim kalbim, kendi sessizliğinde atar,
Ne duyan var, ne anlayan.
Gecenin karanlığına karışır gölgeler,
Kimisi sevdiklerine, kimisi evine döner,
Ben ise kendi içimdeki boşluğa,
Sanki bir hayaletim bu kalabalıkta.
Ne zaman elim uzansa birine,
Görünmez bir duvar çıkar önüme,
Herkesin kendi dünyası var,
Kendi kilitleri, kendi anahtarları.
Oysa içimde bir çığlık,
Kimse duymaz sesini.
Gülücükler saçarım dışarıya,
İçimde bir boşluk, sessiz ve derin,
Ne zaman dolacak, bilmem, ne zaman bitecek bu yalnızlık.
5.0
100% (5)