3
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
178
Okunma

Sokakların sesi azaldı, nedensiz sessizlik korkutur beni.
lambaların isi dalgalanıyordu kaldırıma vuran gölgelerde
sabahçı kahveler kışa soyunmuştu son baharda..
çayın demli kokusunu çatıya ulaşınca
karakedi geceden kalmalığına uyuşukluğunu da ekleyip
çatının pervazına doğru gerindi;yağmur oluklarına sığındı
sol yanına yaslandı;sayıkladı saydı zamansızlığını ağaran günün..
bugün tırmağını doğrultacak hali yoktu
mahmurlu gerilmelerle izledi canlanan sokağı..
ne aceleciydi şu insan denilen yaratık
tabakaneye bok yetiştiren eli maşalı çocukları anımsadı..
geçmiş ola dedi..
simitçinin susamlarını saydı keskin göz ucuyla..
kasabın satır sesleri duyulmağa başladı..keskin !
mavanın domates kokuları..
ne doymak bilmeyen yaratıktı şu insalar..
kendilerini yeyip bitirmek yetmez gibi,
başımıza beladır halleri.nedir bu oburluklar..
savaş savaş çıglığa bürünmeleri..yer gök sürünmeleri..
bir feryat yükseldi karşıki apartmanın penceresinden
bir figan yıktı kale surlarını;kararttı içini
acı sular aktı ağzından dışarı
ödü patlamış köpek gibi,sağrısına yapıştı ölümcül sancı
bir ağıt suladı sokakları;bir inleme,bir cenaze marşı..
bir susma kopardı kara perdeleri..
insan ölülerini hiç anlamadı karakedi
ölümleri hiç bilmedi;ölümsüzlüğü aramamıştı çünkü..
Ağulanmışlara baktı,hayvan haklarına sığınmış
kara gözlülere baktı köz köz
belediye çöpçülerinin küreklerine takılan,çelik filelere
çöp tenekelerine baktı,çöp arabalarına ilişti gözü
çöplüğe gidecekti,çürümüşlüğe bulanıp,sonla öpüşecekti..
taşsız mezarları anlamadı karakedi;
taşırılmış mermer anıtları bilmedi hiç
heykellerin tepesine tüneyen kıçı boklu güvercini bildi
sınadı,nede kınadı tuçlaşmış kasık yüzleri
putlaşmış umudları..
meydanlaşmış ufuklara daldı gözü
kendi sokağı bunaltırdı bazen içini
karşıdan karşıya gerili çamaşırları,azdır darlaşan sokakların..
aşağıdan bakana,sığ gelir gökyüzü,azalır yıldızlı sonatlar..
boğazına gelir yerleşir,düğümü sıklaşmış halatlar..
geniş caddeler,şehirlerarası hatlar,uçak yolları
sınırsız ülkeler,ve dilsiz kıtalara seslenir balatlar..
dünyası daraldıkca yaşanmamışlığın
tek düzeleşince düşleri insanların,
hiç yoktan çok savaş çıkarırlar!
kanla yoğrulur kampanalar,postallaşır
posta katarları,iletiler ulaşmaz
pulları dökülmüş zarflar..
kokuları taşımaz olur,korkak suratlar..
hayalet gemilere yüklenir,korsan bakışlar
giyotinler çalışır,Bastil kapılarında..
ensesine dokunmadan,sepetlenir bakışlar..
Constantinople’ın gözü yaşlı..İstanbul kan ağlar
Kardeş kanıyla yıkanmış Arnavut kaldırımları
Yağmalanır ölümsüz umutlar, kana bulanmış al bayraklar!
Brütus’lar şaha kalkmış, Sezar’lar kan revan..
İntikam duygusuyla parçalanır komşuluklar
insan dedi karakedi,hayvanlığına şükredip
gerildi yay gibi,kamburuna inad
sıçrayıp karşı tarafına sokağın
girdi usulca kara perdeli odaya..
asırlık bir yastığa dayadı sol yanına eklemlenmiş başını
soluğunu birleştiren hırıltıya
mırıldanmalar yükleyip,sildi gözyaşını
sığındı acılarını saklayan,karanlığa
sığıntı olmadı hiç..ne unutulmuş
ne de erksel,tarihsel düttürü ile unutturulmuş..
nice eylüllere kan ve gözyaşı ile yazılmış..
tarihsel kabire kin ve intikamla kazılmış
kazılmış..kazıl..kazı...
kaz..!
Volkan Kemal
7 Eylül 1985, İstanbul
Bu öykümsü düttürü, ölümle ölümüme yüzleşen insanlığa adanmıştır
5.0
100% (3)