1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
129
Okunma
Aynaya bakınca karşılaştım bir yabancıyla.
Yüzü gözü çökmüş, yoğurulmuş sanki acıyla.
Deva bulmaya çalışıyor ölüme, biraz sancıyla.
Nefes alıp veriyor, yarım kalmış inancıyla.
Kimse haber vermedi bana, neredeyim?
Bir çocuk geldi başıma, kalk abi dedi.
Dağlar geçiyor oğlum dedim, ne haldeyim?
Kaldırdı çocuk beni, biraz selamet diledi.
Eyvallah da, sahisi nedir bu işin?
Aynaya bakıyordum daha demin evimde.
Bir ısınmak istedim sobadan peşin.
Soba ısıtmıyor ki, iliklerim donuyor evinde.
Sahi kimin evi burası, zihnimde yer edinmiş.
Hayalimde onlarca şey vardı, bir de o girmiş.
Bu kalabalıkta çıkartamıyorum yüzünü,
Bilincim beni istememiş, beni benden gizlemiş.
Bir kağıt kalem verin de, labirenti çözeyim.
Şiir yazdığımı öğrenin, zihnimi fethedeyim.
İlim irfan mı kalmış, karalamayı neyleyim.
Zihnim aynalara tutsak, bırakın da gezeyim.
Yansımalar artıyor, göz altlarım beliriyor.
Bir yabancı vardı ya, aynı bana benziyor.
Yabancının acı ıslığı kulağımda geziyor.
Yansıma arttıkça içimde, benlikler bitiyor.
Ne diyorum ki ben, özür dilerim her şey için.
Ölmek istedim o kadar, yaşarım senin için.
Yabancı sesiydi ömrümün, öldürdüm senin için.
Öyle ki, bir aynaya bedelsin sen benim için.
Bin, milyar, trilyon, milyon ve bir.
Hayatıma tutunmuş renk ve kir.
Onların ikisi de gördü beni hakir.
Senin için olup çıktım bir zakir.
5.0
100% (3)