0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
60
Okunma
Toprağa düştü birer birer,
Nar taneleri gibi çocuklar.
Avuçlarında taşıdıkları umut,
Göğe yükselen bir dua oldu.
Her tanecik,
Cennetin bir kapısıydı aslında.
Bir kabuk çatladığında,
Bir bahçe açıldı sonsuzlukta.
Gazze’nin dar sokaklarında
Oynarken saçılan taneler,
Birden göğe savruldu
Meleklerin kucaklarında.
Cennet taneleri dediler onlara,
Çünkü kan değil, rahmet taşıdılar.
Toprak onlarla şereflendi,
Gökyüzü onlarla nurlandı.
Her tanecik,
Bir annenin duasını yüklenmişti.
Gözyaşlarıyla sulanan taneler
Bir gül bahçesine dönüştü.
Bir nar,
Yüreğin içindeki sır gibi yarıldı.
Her tanesinde ayrı bir hikâye,
Her kırmızı noktada ayrı bir ayet vardı.
Toprak onları sakladığında
Göğe bir ses yükseldi:
“Bunlar şehadet şerbetinin çocuklarıdır,
Cennet taneleridir hepsi.”
Küçük elleriyle dokundular
Zeytin dallarına, hurma yapraklarına.
Ve orada,
Cennet bahçesinin misafirleri oldular.
Bir tanecik Dicle’ye karıştı,
Bir diğeri Fırat’a yol aldı.
Hepsi sonunda aynı denizde buluştu:
Rahmetin ve huzurun denizinde.
Ey sevgili,
Senin dudaklarında da nar tadı var.
Ama senin narın,
Öldüren değil, dirilten cinsten.
Onların gülüşleri yarım kalmıştı
Ama melekler tamamladı.
Bir çocuk susunca burada,
Cennet kapılarında şarkı başladı.
Cennet taneleri,
Daima toprağa düşecek.
Ama toprağa düştükçe
Göğe yükselecekler yeniden.
Ve biz bilmeliyiz ki,
Her tanecik bir şahitliktir.
Bir gün yeniden toplanacağız,
O tanelerin kalbinde,
Cennetin sonsuz bahçesinde.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(18 Ağustos 2025)