5
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
306
Okunma
Bir elimde plâstik sürahi,
diğerinde bir bardak.
Cami avlusundan doldurduğum suyu,
pazarda satıyordum yine
bardağı beş kuruştan.
Rast gitmişti o gün işim,
epeyce su satmıştım,
sıcaktan olacak herhâl.
Tam üç liram oluvermiş.
Neşeyle döndüm,
kiralık gecekondumuza!
Üç lirayı uzattığımda
sevinecek, mutlu olacaktın.
Aferin bile diyecektin yine!
Eski bir kamyon
evimizin önünde.
Tanıdım onu, köyümüzdendi.
Üç liramı aldın mı bilmiyorum.
Bir pazar çantası
tutuşturup elime,
bindiriverdim beni kamyona.
Kamyon hareket etti
ablam peşimizden haykırdı.
Gezmeye gidiyorum sandı
kıskanmış olacak beni.
Ancak anlıyorum seni anne:
Yalnızdın, yoksuldun,
ve de çaresizdin!
Babama gönderiyordun beni!
Senin ayrıldığın,
bize kötülediğin,
hatta korkuttuğun babama!
Henüz sekiz yaşındaydım anne!
Ayrılıyorduk o an anne!
Bir daha görüşür müydük,
bilir miydin anne?
Hiç değilse vedalaşsaydık,
kucaklasaydın bir kez!
Yanağını yanağıma uzatıp,
sıcaklığını bıraksaydın
hiç değilse.
Ne olurdu sanki;
Bir kerecik öpseydin anne?
Fikret TEZAL
5.0
100% (6)