2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
256
Okunma

UNUTMAYACAĞIZ
– Kazım Demir
Biz aşkı unuturuz belki,
bir veda bakışında,
bir sokak lambasında yitip giden siluette…
Ama Halepçe’yi unutmayacağız:
1988, Mart rüzgârı,
elma kokusuyla boğulmuş bir şehir.
Kimyasal gazla ölen
beş bin kişinin ardından
küçük bir çocuğun açık kalmış gözlerini…
Roboskî’yi unutmayacağız —
2011’in Aralık soğuğunda,
yoksulluğa ve sınır ticaretine mahkûm edilen
otuz dört canı,
uçaklardan indirilen “yanlışlıkla” denilen ölümü,
köy meydanına konan tabutları,
bir annenin susarak yandığı avluyu…
Dersim’i unutmayacağız —
1937’nin ağır baharında
“Tenekeler dolusu benzin” dökülen mağaraları,
bir emriyle çocukları süngüleyen generalleri,
ve hâlâ “affedilmeyen”
o hayatta kalan tek kızı…
Zîlân Deresi’ni unutmayacağız —
1930’da,
bir derenin kenarında toplanmış binlerce insanı,
tek bir askeri emirle kurşun olup yağan
ölümü…
Lice, Kulp, Varto —
90’lı yıllar,
yüzlerce köy boşaltıldı,
evler yakıldı,
binlerce insan “kayıp” oldu
devletin arşivlerinde bile izi yok.
Cizre’yi unutmayacağız —
2015’te,
bodrumlarda diri diri yakılan insanları,
dışarı çıkmaya çalışanlara
keskin nişancı kurşunlarını,
“bir ses” diye yutulan son nefesleri.
Sur’u unutmayacağız —
tarihi taş sokaklarına sinmiş barut kokusunu,
bir halkın belleğinde
çatlayan duvarları,
duvarlara kazınmış son cümleleri:
“Burada insanlar öldürüldü, dünya sustu.”
Ve biz —
Unutmayacağız!
Rahat koltuklarında oturup
“vur” diyenleri,
ölümü meşrulaştıran ekranları,
susarak suç ortaklığı edenleri…
Unutmayacağız:
Çünkü bu toprak
yalnızca ölüleri değil,
yüzleşilmeyen suçları da gömer.
Ve biz —
ölülere değil,
hakikate sadığız.
Acıyla yoğrulmuş bir halkız biz:
unutursak kalbimiz taş olur
ve biz o taşı
kimseye mezar taşı yapmayız!
5.0
100% (1)