Gecenin en kör vaktinde, ruhumun nazlı sızıları duyuldu. ....
Mavinin ilk göçüklü anıyla doğmuştum gökyüzü, içimde sessizce salınan ninniydi. Şimdi her sabah, gölgem, suskun bir ağıtın ince teline takılıyor boğazımda ve bin bir zincirli yürüyüşleriyle akıyor içim.
Sokağın en dip köşesinde, ölümünü bekleyen bir gül gibi kırılmış dallarda asılı kalıyor çocukluğum. Göğe bakamayan yıldızlar var gözbebeklerimde, ve her biri birer yad dua gibi zamanın zevaline gömülüyor.
Ah bu viran şehirde, anne, su ve ezan sesiyle eksiliyor bir çocuk.
göğsümde suskun kıyamet küllere bürünmüş alev. Tutup söndürecek bir avuç “iyi” ararken, üşüyor kelimelerim ürkek bir secdede... Kalemim, sessizliğin rahmine düşen bir ses artık. Ateşböceği düşük, Her nokta sükûtun karanlık sancısı. Sözlerim, yüreğimin eşiğinde sersem bir Mecnun gibi kendi gölgesinden saklanıyor.
Savruluyorum rüzgârın kahrıyla dans eden yaprak gibi. ömür, ucu kanayan bir şiir. Seyran ederken kendi yarasını, bin yıllık toprağın unutulmuş çiçek desenleriyle tutunuyorum hayata.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırık bir seccade gibi serdim içimi yıldızlara, Gölgeler ömrümden dua çekerken usulca, Bir anne sesi gibi geçiyor içimden eski bir mavi, Zaman yorgun, kalbim hâlâ yokuşta kalan hece, Ve hâlâ içimde bir kuş, geceye kanat arıyor sessizce, sevgilerle
Gecenin o kör vakti , bizi kendi iç yolculuğumuza çıkaran, geçmişle yüzleştiren, çocukluğumuza dokunan o vakit, acımasızca geçen zamanda her şey eksilir, kalemin içimizdeki tüm duygulara ışık olur, kendi varlığımızı hatırlatır şiirlerin, tam burda
Sözlerim, yüreğimin eşiğinde sersem bir Mecnun gibi kendi gölgesinden saklanıyor.
Kendimizi buluruz, kararıyor kalbimiz hissediyoruz bu dizeleri içimizde, o karanlıkta Doğan çocuklardanız bizde canım .
Umuda çağıran o güzel ışığına sarıldım, ne olursa olsun, ne kadar zorluk yaşanırsa yaşansın, karanlıkta ki at gibi doğuyor sözlerin kalbe, yüreğine sağlık bu harika şiir için tebrik ediyorum canım 💫💐🌹🌹
Her sabah, boğazımıza takılan sessiz bir ağıtla başlıyor içimizin seyrine.
En büyük seyir, insanın kendi içine bakabildiği andır belki de.
Bazı şairler vardır, sadece şiir yazmazlar; insanın içinden geçerler.
Bazı şiirler vardır ki, onları okuduğumuzda içimizde bir şey kıpırdar, sanki çoktan unutulmuş bir hatıra tozlarını silker gibi.
İşte o an, bir şairle kalpten kalbe kurulan o sessiz bağ başlar. Ve nedenini tam olarak bilemesek de, bir şairi diğerlerinden daha çok severiz.
Bir şairi sevmek, yalnızca dizelerine hayran olmak değildir. Onun hayal gücünde dolaşmaktır; göğe yazdığı düşleri okumak, kelimelerle ördüğü görünmez köprülerden geçmektir. O, sıradan olanı sıradışı gösterir. Günlük bir yürüyüşü sonsuz bir yolculuğa dönüştürür. Yağmuru sadece ıslaklık değil, içe işleyen bir hatıra gibi anlatır. Hayatın ortasında, bazen farkına bile varamadığımız bir duyguyu öyle bir imgeyle yakalar ki, o ana kadar eksik olan bir parçayı bulmuş gibi hissederiz.
Belki de o şairi sevmemizin en büyük nedeni, kendimizi onda bulmamızdır. Onun kaleminden dökülen acılar, bizim çocukluk hüznümüzle buluşur. Onun sevinci, bir yaz akşamı gülümsememizi hatırlatır. Sanki bizim adımıza susmuş duygularımıza o ses verir. Bizim anlatamadıklarımızı o yazar; cümleler onun olur ama hisler bizim.
Ve içimizden biridir o. Ne ulaşılmaz bir heykel ne de bir zamanlar yaşamış bir hayalet. Sanki yan sokakta oturur, aynı otobüse biner, aynı sabah haberlerine sinirlenir. Ama o, gördüğümüz her şeyi farklı görür. İşte o farklı bakış, bizim hayatımıza da yeni bir pencere açar.
Orijinal imgelerle düşüncemize sızar şair.
Şairin şiiri bize aittir aslında. Onun kaleminden düşen her kıvılcım, içimizde çoktan yanmaya başlamış bir yangının yansımasıdır. Sokağın en dip köşesinde ölümünü bekleyen bir gül gibi kırılmış dallarda asılı kalan çocukluğumuzun adıdır o şiir. Göğe bakamayan yıldızlar vardır gözbebeklerimizde; bir zamanlar umutla baktığımız ama şimdi unuttuğumuz yıldızlar...
Biz bu şairi çok severiz. çünkü o, içimizde dağınık halde duran duygulara anlam verir.
Bizim içimizde küllere bürünmüş alevi tutup söndürmek ister gibi, her kelimesiyle bir avuç “iyi” sunar bize. Kalem, artık sessizliğin rahmine düşen bir sestir.
Ve biz o sesi tanırız.
Derken hepimizin içinde kırılıp duran o yaprak oluverir.Ömür, ucu kanayan bir şiire dönüşür. Çünkü şair, zamanı durdurmaz; acıyı işler, sesi kanatır, kelimeyi yaraya sarar. Avuçlarımızda solan çocuk sesli bir hüznü anlatır bize. Ve biz o hüzne tutunarak hayata yeniden inanırız.
Gel, der şair… sağır bir yalnızlığa girelim. Ve biz, en çok bu çağrıda kendimizi buluruz. Çünkü içimizde bir ses hep oraya gitmek ister. Bir avuç umut bırakıp şiirin sonsuzluğuna, kendi içimizin gürültüsünden sıyrılıp tenhaların kalbine sığınmak isteriz. Ve o şiirde, hayatın bütün acılarına rağmen hâlâ büyüyen bir güzellik buluruz.
Şair, dünyayı yeniden adlandıran kişidir; kelimeleri bir büyü gibi kullanır, sıradan olanı şiirle kutsar.
Bir şairi çok sevmek, biraz da kendimizi sevmektir aslında. Kendi hikâyemizi, bir başkasının kaleminde bulmanın hayretiyle. Çünkü bazen, ne yaşadığımızı bile anlayamayız; biri çıkıp da bize o yaşanmışlığı şiirle anlatana kadar. O yüzden bir şairi çok severiz: Çünkü bizi bizden iyi anlatmıştır..
Evet, biz bu kıymetli şairi çok seviyoruz ve büyük bir keyifle okuyoruz şiirlerini Çünkü o, bizim sessizliğimizi konuşur.. Umutsuzluğumuza umut, karanlığımıza ayna, yalnızlığımıza yol olur. Şiiriyle içimizde unuttuğumuz kanatlara dokunur. Ve biz, yeniden uçmayı hatırlarız
“Yaralı bir ruhun içten içe yankılanan feryadı… Her dizede karanlıktan ışığa, çaresizlikten kadife bir umuda yürüyen derin bir seyir. Dokunaklı ve nefes kesici bir şiir olmuş, yüreğine sağlık.”
İnsan duymak istemediğini duymaz, görmek istemediğini görmez, ancak hissetmek istediklerini kimse susturamaz yanıbaşındayım Dağların unutmadığı acıya,birlikte salalım gözyaşını.
Kendine has kalemin ve yorumunla yine sen... Kalıplara sığmayan dolu dolu cümlelerin kaleminden taşarak ruhuma akması da cabası... Gönlünün Umman derinliği ne de güzel dile geliyor. Bazen dikenli yolları aşarak gelmeme sebep olurken Kimi zaman bulutlar üzerinde süzülerek akmama sebep... Kelimelerin kifayetsiz kaldığı eserlerin ta şuramda bir yankı uyandirirken ne söylesem eksik kalıyor sana .. Bundandir çoğu zaman sessizliğim...
İnan, içindeki yaralı kuş bile bir gün kanat çırpmayı hatırlayacak. Sen ne güzelsin böyle..... Yüreğinden öptüğüm 🥰🦋💗
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.