13
Yorum
42
Beğeni
5,0
Puan
583
Okunma
Bu eller, benimkiler mi?
Nasır tutmuş avuç içleri, tırnak araları toprak dolu.
Bu eller hem bir çınar fidanını okşadı,
hem de tutunamadığı bir sevdanın ardından boşluğa savruldu.
Zamanı yontmaya çalışan beceriksiz bir heykeltıraşın elleri.
İçimde, ta göğüs kafesimin ortasında,
dedemden kalma ceviz bir sandık var.
Cilası dökülmüş, kenarları zamanın diş izleriyle dolu.
Ne zaman yeni bir söz söylemek istesem,
o sandığa uzanır ellerim.
Ama kilidi pas tutmuş.
Anahtarı hangi denize düşürdüm,
hangi vedanın karmaşasında unuttum, bilmiyorum.
Zorluyorum, kan ter içinde.
Parmaklarım acıyor, ruhum gıcırdıyor.
Açılmıyor.
Bazen gecenin bir yarısı, o paslı kilidin ardından
sesler sızıyor ince ince.
Kurutulmuş bir adaçayının kekremsi kokusu,
bir çocuğun avlusundan geçen tel arabasının tıkırtısı,
denize karşı söylenmiş ama denizin bile duymadığı bir yemin,
annemin unuttuğu bir tebessüm.
Hepsi o sandığın içinde birikmiş.
Sözcük hurdaları, yaralı hatıralar...
Sonra anlıyorum ki,
bu kilit güçle açılmıyor.
Zorladıkça daha da paslanıyor sanki.
Sadece sustuğumda,
ellerimi çaresizlikle iki yanıma saldığımda,
o paslı kilit bir anlığına gevşiyor,
ve aralıktan dökülüyor işte bu kelimeler.
Al dostum, sana o sandıktan sızanlar bunlar.
Cilalı, parlak dizeler bekleme benden.
Bu şiir, o paslı kilidin ta kendisidir.
Gıcırtısıdır.
Onu açmaya çalışırken avucuma batan kıymığın acısıdır.
Tamamen insan işi, tamamen yara bere içinde..
Merdümgiriz
5.0
100% (23)