0
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
398
Okunma

yazarken sana ve göçerken sana/kavim kavim.
çarpıyor iyot...sonra, rüzgarın ıslıkla bilenen yerleri ki sen beni, şiir şiir dudaklarımdan öpüyorsun.. burkulan bir şey var yine de aramızda..
(sus(ay)arak özlüyorum, demiş miydim..)
(...)
onun düşleri vardı
senin düşüşlerin
benim sensizliğim.
yokluğun
derin ve eksik
sessizliğim ki
odaların
nemi yasaklayan
duvarlarında
suskunluğumun
aks ettiği yokuşlar
her adımda
nadasa bırakılan
topraklar kadar.
çatlıyor dudaklarım..
su-su-yo-rum sana/
sadece sana..
eridikçe buz tutmuş
yanlarım aşka
Nazım okuyor gibiyim..
derinin gözeneklerinden
ruhunun müebbetlerine
sızarken/
deniz ve kum
tuz ve su
iyot tadı var
dudaklarında..
bulaşınca bana
çapraz ölüyor
fillerim..
ahh tarifi ne mümkün
gül mevsiminden önce
açan tüm çiçeklerin ki
bir tını teninden/
derinden
notası kırık akordiyonların
sesi yükselirken,
çekilirken sen kıyılarımdan/
tuzlu
çekilirken sen AK/ciğerlerime
yemek sonrası nikotin tadında
dağılıyorum sana/
dağlanıyorum..
bil/iyorum…
efsunlu bir rahatsızlık/
hastalık
olacak sonum ki
hayalin gerçek şuan
karşımda…
yüreğimde taşıdığım yük
değildi inan….
bana b-akmanı
anlatmanı
tırnaklarını çıkartmanı/
-keskin
ve gül/en çukurlarını
gamzelerinin ki
en çok
bu karmaşayı seviyorum
çünkü..
Antik/Otik
Uygarlıklar/Medeniyetler,
çizilmemiş Atlaslar
ve sınıf savaşlarıyla
bir tarih…
ve sanki dün
ve sanki sen/
-inle benim aramda…
oluyor demek ki
zamanla
iç/
-sel dünyamda...
(…)