11
Yorum
39
Beğeni
0,0
Puan
378
Okunma
Tavanda dokumaya yeni başlamıştın—
sonra yavaşça indin, küçük örümcek,
beceriksiz ellerinin gizlediği bir salıncakla havayı çalarak,
Satürn’ün göğünden sarkarak— nasıl tutundun?
İsteğimi kaybetmiştim, yine de içeri girdin, yüzün kasvetle soluk,
görevlerini geride bıraktın, gözlerin yumuşak bir çiçek.
Çoraplı ayakların odamın sessizliğinde ipler ördü—
sokaktan geceme, nasıl tutundun?
Elbette çatlaklardan ve uzak ışıktan geldin,
aşkın dudağından damladı, Tārık’ın boyunu aşarak.
Şimdi belin görüş alanımda büyüyen bir tomurcuk,
ruhumda sonsuza dek sıkışmış— nasıl
Bildiğiniz gibi Şiirin önceki halini
Mef’ûlü / mefâ’îlün / mef’ûlü / fe’ûlün
klasik olmayan fazla kabul görmeyen
bir aruz kalıbıyla yazmıştım.
Amacım yabancı diller arasında bir köprü
anlatım dili kurmaktı.
Test maksadıyla İngiliz edebiyatının en
sert kalemlerinin yer aldığı bir yarışmaya
koydum.
Şiir arkasında yüzlerce kupası olan şairleri
bırakarak zor bir platformda ( AllPoetry )
ikinci olarak gümüş kupa almayı başardı.
Bir ay önce katıldığım bu küresel dev
platform da beni 4. level kupalı şairler
içine soktu.
Kupalara ilgi duymadığım malum
Bir savım vardı. Klasik kalıplardan ayrı
divan kalıplarının yabancı dilde başarılı
olacağına dair.
Bu gelişme ; bu savımın doğru yolda olduğunu
kendime ispatladı. Bu zor patikada gücüm
elverdiğince yürümeye devam edeceğim.
The Little Spider
You’d just begun your weaving up there on the ceiling—
then gently descended, little spider, stealing
the air with a swing your clumsy hands were concealing,
dangling from Saturn’s sky—how did you hold on?
I’d lost my will, yet you came in, face dim with gloom,
left your tasks behind, your eyes a tender bloom.
Your socked feet spun ropes in the hush of my room—
from alley to my night, how did you hold on?
You came, of course, from cracks and distant light,
dripped from love’s lip, slipping past Tārık’s height.
Now your waist is a bud that grows in my sight,
stuck in my soul for good—how