0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
187
Okunma
Bir rüyaya daldım hüzüngâhımda
Gamlı Ekim bulutlarından süzülen
Müşfik bir ışığın rengine bürünen
Eski ve yeni duygular çarpışırken
Geçmiş ruhlardan soluk parçalar
Şehir halkı gibi onda yaşıyorlar
Düşlerim akıldan sürgün kör sığınaklar
Sanki yıldırımlara şemsiye açıyorlar
Sarındığım sis tabakası dağılıyor
Rüyadaki yollar önümde sürünüyor
Ve beni korku dolu düzlüklere götürüyor
Harap ruhum gayrı bedenimden yoruldu
Canlı bir mezardı o, kımıldayan ölülerle doldu
Dante’nin karanlık ormanı gibi ifritleri boldu
Yüzyılların ormanıdır bu, org sesleriyle dolu
Kesif ve yaldızlı alacakaranlığın içinde
Esrarlı ve meçhul kimi yüzler kımıldıyor
Ellerinde Psyche’nin lambası yürüyorlar gecede
Yıldırım aşkları gibi yıldırım nefretleri de var
Ölülerden daha ölü diriler
Dirilerden daha diri ölüler var
İyilikle kötülüğün ortası yoktur ey kara güneş
Ya küller altında ezil, ya korla yeniden ateş
5.0
100% (2)