4
Yorum
51
Beğeni
5,0
Puan
304
Okunma
Sana geldim dün yoktun
Bulma ümidiyle
çocukluğumun umut türküsü
yitilmiş, kaybolmuş
nezaketsizce girdim aniden
severek aldığın
gözün gibi baktığın
cam biblo parçaları
hevesli ayaklarımı haykırttı
biraz küfür, biraz susarak
aralarında kuru gül parçaları
üstlerinde tane tane damlalar
yerler yine altüst
yukarısı yine sade tertipli bir oda
cam dibinde fiskos masan
üzerinde yarı içilmiş çayın
biraz soğuk biraz ılık
sohbetinin lezzetinde
bir dudak izi
yaşamadığımız çocukluğumuz
ne çok severdin kedileri
özgürce koşardın arkalarından
her şeyi bilen
kül rengi kedilerden öğrendik biz hayatı
herkes severdi kırmızıyı
sen lacivert hüzünlü griyi
geceye bakan bir liman gibiydin
renkler değil
kuytusuydu aradığın
güneşe ayrı bakardın
imrenerek gıptayla
ne bulurdun onda anlamazdım
başını kaldırmadan
gözünü hafifçe kaldırıp
bakardın amcalara
ne şirin bir kızdın
öpmeye doyumluk
su gibi
ne zaman arasam seni
aralarda bulurdum
dolap aralarında sincap gibi
hala aralarda mısın?
gözlerinde durgunluk
bin yıllık bilge bezginlik
yüreğinde telaşe
kaybettiğin dünleri arar gibi
hala oralarda mısın?
Cam bibloların sessiz çığlığında,
Kedilerin peşinden koşarken,
Güneşe bakarken...
Sen hep oradaydın.
Yoksa ben mi?
seni hep başka yerlerde aradım,
aramaya da söz bırakalım ..
5.0
100% (18)