0
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
393
Okunma
doğduğumda kordonum kesilmedi
fişim çekildi.
bir asansör boşluğuydu beni karşılayan
katlar arası küfrederek inen
sesler ve ışıklar
ilk ağlayışımı susturamadı
bir cenaze şarkısı gibi çalındı nabzım
bitmeye karar verdiğimde henüz
başlamamıştım.
ilk kanamam aşk sanıldı
hemşire dudaklarını benim kanımla boyadı
ve doktor plasentamı gördüğünde
ovaladı gözlerini
biraz van gogh havası var deyip
onu duvara çiviledi.
bugünse yüzüm sanki
erimiş kopyası bir vitrin mankeninin
her gün başka bir burunla uyanıyorum
ve ruhum
yalvarıyor göz kapaklarıma
kapalı kalmaları için.
bir peygamber kuklası havada dans ediyor
gürültüden görünmüyor iplikleri
plastik mermileriyle çocuklar
hedef alırken onu
keşke diyorum
ben de kurşuna dizilseydim
bir zamanların şairleri gibi.
çünkü bazen insan
yaşadığını yalnızca ölümünde hissedebilir
ve duyabilmek için gerçek sesleri, bazen
yalnızca biraz sessizlik gerekir.
bilmiyorum hangi sudan taştım
hangi kuşun kanadında unutuldum
ama eminim
bir migren nöbeti değil bu
sol gözümün ardında yosun tutan bir gece var
ve göz çukurlarımda kırmızı karıncalar
tatsız bir kaşıntı eşliğinde
kılcal damarlarımı kemiriyorlar.
ve monitörde büyüyen sonsuzluk işaretleri
ve göbek bağımda buharlı trenler
taşıyorlar beni
ne doğuma
ne ölüme
arada kalmış
karanlık tünele.
ben
bir düşüş biçimiyim.
kara
5.0
100% (4)