ıslak durakların sessiz ve solgun çizgiler doğurduğu kırık aynalı nilüferlere.
Zamanda kayan hüzünlü çiçeklerin ve çocukların rüzgarlı çatılarında, saf türküler nemli sisler içinde, belirsiz, yakıcı bir ayrılık kokusu.
Boşuna, bir kapı aralığına bu suyun donuk, gri yatağı.
Bir gece vakti, gözlerini yumup kır düşlerine kaçanların resimleri uçuşurken, dağıldı masamın üzerindeki sayfalar, harman bir keyifle yüzümün dumanlı, yorgun alnına.
Hep böyle birlikte ve ipeksi yaşamanın incir yapraklarıyla sallanırken, bir martının yırtıcı çığlığıyla yankılanıyor düşüşler, bir yükselişin silinmeyen şarkısında
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Nilüferler köksüzdür su üzerinde özgürdür hiçbir şeye bağlanmaz, kendini hiçbir şeye ait hissetmez ama muhteşem bir görüntüsü vardır, belki de çiçekler içinde en imkansızı ancak sadece suda yaşayabilen suyun olmadığı yerde olamayan bir çiçek , su hayat gibidir sürekli bir akış halinde , nilüfer ise şairemin duyguları , hayatının renklerinin solduğu ve güzelliğinin artık hissedilmediği bir giriş var şiirde.
Geçen zamanın içinde hüzün ile yoğrulmuş, türkülerin hissettirdiği yakıcı bir ayrılık kokusu ile.
Çaresiz bir bekleyişteki yorgunluk var ama yine de gözlerini yumduğunda güzelleri gören güzel bir yürek var. masanın üzerindeki sayfalar , resimlerin uçuşması hem geçmişi hatırlatırken hem de zamanın hızlı akışı ile şairemiz yorgunluğa bürünür.
Yaşamın güzel taraflarını görüp, kendimizi güzel işlerle oyalamaya çalışırken geçmişteki hatalarımız bir şarkı ile bir çığırtkanlıkla bizi hatırlatıyor kendini, geçmişten ders alıp, yolumuza devam edelim tesbihim, muhakkak ki yeni bir düşüş olmasın diye onlar hep gelecek gözümüzün önüne kimi zaman bir resim, kimi zaman bir şarkı kimi zaman bir çığlık ile atlattığımızı ve geçtiğini söyleyeceğiz içimizdeki çocuğa ve daha dikkatli olacağımızın sözünü vereceğiz o da kendini daha huzurlu hissedecek, elinden tutacağız yanındayım diyeceğiz, senin şiirinle ben de yüreğime bunu söylemediğimi ve söylemem gerektiğini fark ettim, güzel yüreğinin ışığı okuyan herkese geçsin, gül kokulu sevgin herkesi sarsın tebrik ederim canım :*
Eminim bambaşka bir iksirin güzelliğinde her yudumla anlamlı olacak ki.Bayıldım o kocaman kalpli kurabiyeye ♥️Güzel dileklerin ve düşüncelerin için teşekkür ederim canım.🌹
:) o çay tüm samimiyetin ve sevginin demi olur tesbihim, Kaynayan suyu kalpteki güzelliği harlar, içilen her bir yudum hasret kalınan huzuru ve samimiyeti olur, ben tek şekerli içerim kocaman bir kalpli kurabiye de benden sana çayın yanında gider dedim:)
Eminim bambaşka bir iksirin güzelliğinde her yudumla anlamlı olacak ki.Bayıldım o kocaman kalpli kurabiyeye ♥️Güzel dileklerin ve düşüncelerin için teşekkür ederim canım.🌹
:) o çay tüm samimiyetin ve sevginin demi olur tesbihim, Kaynayan suyu kalpteki güzelliği harlar, içilen her bir yudum hasret kalınan huzuru ve samimiyeti olur, ben tek şekerli içerim kocaman bir kalpli kurabiye de benden sana çayın yanında gider dedim:)
Bazı geceler unutturur kendini. Ne saatlerin ilerleyişi hissedilir, ne de sokak lambalarının titrek aydınlığı gerçeklikten bir iz taşır.
Böyle gecelerde insanın içine çöken sessizlik bir boşluk değil, aksine kelimelere dökülmeyen bir doluluğun halidir .
İşte böyle bir gecede, "Gece Nilüferi" adında bir şiir düşer sayfaya. kırık aynaların içinden süzülmüş görüntülerle, yağmurlu duraklara sinmiş ayrılık izleri ve rüzgârlı çatılarda kaybolmuş çocukluk sesleriyle.
Gece nilüferi sadece bir şiir değil, gecenin kendisiyle kurulan bir diyalog.
Su yüzeyine tutunmuş bir çiçek, kırılgan ama dirençli. Geceyle birleşince hem huzurun hem de içten içe yakan bir yalnızlığın simgesi olmuş bu şiirde.
Tesbih şairin çizdiği bu nilüfer sıradan bir doğa betiminden öte, bulanık sularında açan bir hatıra olsa gerek. Donuk, gri bir yatağın içinde bile güzelliğini yitirmeyen, hatta tam da o donuklukla anlam kazanan bir çiçek.
Tesbih şairimin bu şiirinin içinde yürürken bir tür puslu düş alanındayız sanki. Bir kapı aralığına sıkışmış imgeler, çocukların çatılarında esen rüzgârlar, masanın üzerinde savrulan sayfalar...
Hepsi bir hikâyenin parçaları değil de, bir ruh halinin farklı yüzleri gibi adeta.
Tesbih şair ve rumuzu; Sadece bir ibadet nesnesi değildir. Aynı zamanda zamanın, sabrın ve duygusal ritmin sembolü. Her bir tanesi,içli bir dua gibidir. ve her çekiliş ruhun iç kıvrımlarına yerleşen bir sükûnet çağrısıdır. İşte bu derin sembolü kelimelerin tanelerine dönüştürerek dizelere işleyen bir şair var karşımızda. O şiirini adeta bir tesbih gibi ören; her mısrası bir taneye, her imgesi anlamla buluşan bir zikre dönüşüyor.
Onun kalemi gündelik olanla mistiği birleştiren ve ruhun karanlık vadilerinden geçerken ışığı arayan bir araç.
Kimi şairler vardır ki onların ismi yalnız harflerden ibaret değildir; bir çağrıdır, bir yankı, bir sis perdesinden süzülen eski bir türkünün yeniden doğuşudur. Geceyi sözcüklerle soluyan, yıldızları imgelerle konuşturan ve her dizesinde zamanı eğip büken o şair… işte "Gece Nilüferi"nin yazarı, o efsunlu dizelerin alaca düşçüsüdür.
Bazı şairlerin adı harflerin ötesinde bir sembol gibidir.
hem sessizliğin hem derinliğin taşıyıcısı. Onun kalemi mürekkep değil geceye batırılmış bir ay ışığıyla yazar şiirlerini. Mısraları bir rüyanın içinden geçerek gelir okura; her imgesi bilinçaltının aynasında titreyen bir damla gibidir. Sözlerinin arkasında sadece bir anlatı değil bir varlık biçimi saklıdır. Onun şiiriyle karşılaşmak, büyüleyici ve dokunaklıdır.
Onun dizelerinde ne tam bir karanlık vardır, ne de kör edici bir aydınlık. O alacakaranlığın şairidir. Işığı da gölgeyi de sevgiyle işler dizelerine.
Tıpkı bu şiirinde olduğu gibi; Bu şairimiz kelimeleri bir kuyudan çeker gibi çeker kalbinin en derinlerinden.. Sonra da gündelik olanı sıradışılıkla buluşturur hep böyle.
Onun şiiri yalnız okunmaz ki, hissedilir, beklenir, düşlenir. Her okuduğumuza yeni bir sır fısıldar kulağımıza.. Tıpkı gece nilüferinin suya değdiği anda açığa çıkan o gizli ışık gibi.
Onun adı edebiyatın göğünde ay gibi parlar. Onun şiirleri yıldızlar gibi sönmez.ne kadar karanlık olursa olsun bir yerlerden hep ışır.
ve bizde okurları olarak onun sözcüklerinden yapılmış efsanevi geceye adım attıkça kendi içimizde bir nilüferin açtığını hissederiz. sessizce.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.