ve de gecenin bitmediği saatlere
of…
yine esirim
neticesiz med-cezirlere
müptelayım namütenahi sessizliğe

düşerim zemine uzun yağmurlarda
buz parçası gibi dağılırım
darmadağınık
ruhumda hüküm süren acı sulardan
alırım zehrimi
düşerim rotasız gemilerle uzaklara

bir asma köprüde
yürümeye zorlanırım adeta
fark edilemeyecek kadar küçük sarsıntılarla
ay dünyanın çevresinde dönerken
bir ayda bende döner

sel sebil ağlayışlarla
derunumda ki dünyada
bir menzile varmış gibi
tüm darbeler
her cepheden bana hücum ediyor
bir kelebeğin kanat çırpmasına benzer

varoşları yurt edinenlerin çığlıklarını duyarım
her an bir yerlerde
kıyametler kopuyor olmalı
ezelden ebede akıp giden zaman sürecinde
mucizevi bir ihsan
yepyeni gezegenler
yepyeni cennet ve cehennem

sel sebil ağlayışlarla
derunumda ki dünyada
bir menzile varmış gibi
tüm darbeler
her cepheden bana hücum ediyor
bir kelebeğin kanat çırpmasına benzer

en çok bu şehirde
en sevdiğim ninnilerin koynunda uyurken
gölgeme kalbimin voltajından enerji vererek
açarım sonsuzluğun kilidini
öncesinde yaşadıklarım

ve sonrasında yaşayacaklarım adına
soranlara tek kelime söylerim
laedri
önümde ki yol düz olsa da
bu sefer dik çıkıyorum
bir fatiha boyu yol almış

sel sebil ağlayışlarla
derunumda ki dünyada
bir menzile varmış gibi
tüm darbeler
her cepheden bana hücum ediyor
bir kelebeğin kanat çırpmasına benzer

yüreğimde
bir de cellat mevcut
ölüme götürüyor ıslak kirpiklerimden
süzülen damlaları
günahlarımı döktüğüm avuçlarımda
gül rengi sevdalarla
bu kadar anlamsız olacağını bilemezdim
azabını çektiğim şeylerin

hayaller kurarım
geceler boyu uykusuz
tutsaklıktan kurtulup arınmak için
hatalarımdan vize alamayan inançlarıma
anlatırım günahlarımı
ölmeden önce
ölenler gibi

sel sebil ağlayışlarla
derunumda ki dünyada
bir menzile varmış gibi
tüm darbeler
her cepheden bana hücum ediyor
bir kelebeğin kanat çırpmasına benzer


redfer

Söz ve aranje ;İlyas Kaplan (redfer)
Her türlü Telif hakkı İlyas Kaplan’a aittir