2
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
300
Okunma

Bir yangın yeri gibi geçiyor gece.
Ağzımda metalimsi paslı tat.
Meçhul bir kadın sigarasını tüttürüyor.
Aralık bir camdan sızan sabah kadar tanıdık.
Ve ben,
Adını unutmuş bir yankı gibi
bir meyhanenin köşesinde kan kusuyorum.
Ben böyle yaşamaya alışıktım oysa.
Sokakların sesini sevdiğim kadınlardan daha iyi tanırım.
Bira şişesindeki buğu ,
bir bildirinin kıyısında kuruyan mürekkep kadar kutsaldır benim için.
Ama sen diyorsun ki aşk...
Aşk mı?
Sen aşkı sahiden sokakta aradın mı hiç ?
Gözlerinde kırık dökük bir dünyanın,
kaybolan parçasını bulmaya çalışırken her gece?
Öyleyse;
Bir yudum kırmızı şarapla unutmalı.
Paris kokusunu içime çekip, gözlerimi kapatmalı,
Ve o çürük şehri bir daha hatırlamamalı.
Onun için boş ver.
En iyisi , sen bana biraz Charlie Chaplin gülüşü getir.
Ve Paris kokan bir yudum kırmızı şarap.
Biraz güleyim ,içeyim ve unutayım bazı şeyleri.
Çünkü bu şehir,
yalnızca unutanlara mektup gönderiyor artık.
5.0
100% (10)