10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1735
Okunma

Ayrlıklar gün yüzüne vurduğu zaman şehirde. Bilki karanlıklar çöker insanların yüreğine...
Sen tazele ruhunu, eller ne yaparsa yapsın... Ne söylerse söylesin...
Hep buralarda ol...
Ayazın dişleriyle bilediği kaldırım taşlarını süslüyor ayaklarım
Islak ıslak bakan bir yüreğin çığlıkları yankılanıyor duvarlara çarpıp çarpıp...
Kapı arkasından bakıpta, yanlış bir şey görmüş bir çocuğun yürek atışları geliyor kulaklarıma...
Şehir;
Yollarını süslüyor yağmurla, çamurla, tek tük akşama kalmış insancıklarıyla...
Hayat tiyatrosunda, acı bir piyes sahneleniyor ardına aldığı canhıraş alkışlarla
Perdeler kapandığında odalarına çekiliyorlar tüm maskeler
Gözyaşlarıyla makyajlarını siliyor bir el...
Ağır aksak ilerliyor akrep, yelkovansa meçhul saate vuracağı dakikaları bekliyor
Yağmurlu düşlerin sonuna güneş uyanacak diyor içimdeki ses
Ferahlıyor tüm duygularım...
Susuyor içimdeki şeytan
Sana teslim olmuş yüreğim daha bir hızlı atmaya başlıyor
Aşılanıyor bahçeme diktiğim ağaçlar, yarı beline kadar kırık beyaza boyuyorum
Duvarlardaki tuğlalar dile geliyor, bir bir düşüyor avuçlarıma
Birşeyler anlatmak ister gibi kelimeler...
Karşısında durduğum şehir, ışıklarını bana gülüyor
Deniz dalgalarını daha hırçın vuruyor kirpiklerimin kıyısına
Dudaklarımın yamacında dolaşıyor bulutlar
Deniz mavisini, gök beyazını arıyor bende...
Susuyorum tüm şiirlerimle
Dilim dudaklarımın tadını arıyor
Kadrajıma yansıyor, kız kulesinin silüeti
Martılar tüm intiharlı kanat çırpınışlarını sunuyor Marmara’ya
Yağmur yağıyor, saçlarımın arasından kaşlarıma...
Ve
Kayboluyor güne doğan güneş, ince ufukta...
Tazeleniyor Ruhum, kızılca kıyamet akşamlarda...
Gökay Birkan SUCAKLI
10/02/2008