9
Yorum
59
Beğeni
5,0
Puan
848
Okunma

Karanlık bir rüyanın kıyısında uyandım,
rüzgârın dilsiz ninnileriyle
dallarımdan sökülen yaprakların ardında
sis gibi eriyen güneşi seyrettim.
Bir taş, bir kaya ya da adını bilmediğim başka bir şey.
zamanın külünden doğmuş bir hayalet gibi
gövdemi sakladı çağların ardına.
ve unutturdu köklerimin uzandığı yeri.
Bir kayalık göğümü kapatmış,
ne yağmur ne de güneş görür bedenimi.
Bir kayalık koruyor beni, öldürmek üzere siper etti bedenini.
Boğulmuş bir yıldız gibi unutulmuşum.
ve göğe uzanan ellerim kırılmış.
Işıktan yoksun, gölgelerde çürüyen bir ağacım ben.
Göğün içinde solan bir nehir gibi
dalga dalga yayılan çatlaklardan
sessizce süzüldü sesim, ve bütün suskunluklarımı içime çökertti.
Köklerim, açlığa bulanmış kurtlar gibi
gecenin etine diş geçirdi,
ve ağaç kakanların oyduğu boşluklarda
eski dualarımın yankısını inletti.
Artık gölgem bile bana ait değil,
karanlığın gözlerinde sönüyor her şey.
Yağmur, üzerime düşmeyi unutmuş,
ve yine kayalar bir mezar gibi koruyor beni.
İşte bak! köklerimin altında bir şehir kurulu
ve bu şehir, Göğe Kapananların şehri.
-Zpeair
5.0
100% (13)